İçişleri Bakanlığı, Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Başkanı Mansur Yavaş ve Özel Kalem Müdürü Nevzat Uzunoğlu hakkında, “görevi kötüye kullanma” ve “denetim görevini ihmal” iddialarının araştırılması için soruşturma izni verildi. Bakanlığın kararına tepki gösteren Yavaş, “Açık bir çifte standart. Danıştay’a itiraz ede edeceğiz.” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Ekrem İmamoğlu’na yapılanların amacı neyse şimdi dönüp Mansur Yavaş’a da aynı itibar suikastını gerçekleştirmeye çalışan bir süreci başlatmak istiyorlar” dedi.
MANSUR YAVAY'TAN KARARA SERT TEPKİAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı, ABB’nin konser harcamalarına ilişkin soruşturması kapsamında, iddianame tanziminden sonra Yavaş ve Uzunoğlu hakkındaki iddiaların “görevi kötüye kullanma” ve “denetim görevini ihmal” olduğunu değerlendirerek, İçişleri Bakanlığından soruşturma izni talep etmişti.
Bakanlığın, Yavaş ve Uzunoğlu hakkında soruşturma izni verdiği öğrenildi.
MANSUR YAVAŞ’TAN AÇIKLAMABakanlığın izin kararının ardından sosyal medya açıklama yapan Yavaş kararın çifte standart olduğunu söyledi. Yavaş şunları aktardı:
“Hatırlanacağı üzere; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen “konser soruşturması” kapsamında, adımın dahi yer almadığı bir iddianame için İçişleri Bakanlığı’ndan soruşturma izni talep edilmişti.
Bu talep üzerine Bakanlık belediyemize müfettiş görevlendirmiş, ben de yazılı ifademi sunmuştum. Bakanlık; daha önce ifade dahi almaya gerek görmediği bu konuda, bu kez benim ve Özel Kalem Müdürüm hakkında “soruşturma izni” kararı vermiştir.
Oysa geçmiş döneme ilişkin onlarca şikâyette, birimlerin yaptıkları işlerden belediye başkanının sorumlu tutulamayacağı yönünde kararlar verilmişken bugün tam tersi bir uygulamaya gidilmesi, açık bir çifte standarttır. Herkese ayrı ayrı işleyen bu adalet anlayışının kabul edilmesi mümkün değildir.
Biz, adaletin er ya da geç tecelli edeceğine ve bu kararın da yargıdan döneceğine olan inancımız tamdır. Unutulmasın; hukuk bir gün herkese lazım olacaktır.
Ayrıca yasal hakkımızı kullanarak en kısa sürede Danıştay’a itiraz edeceğiz.
Daha kapsamlı açıklamayı ise pazartesi günü kamuoyuyla paylaşacağım.”
NE OLMUŞTU?Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturması kapsamında İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği tarafından düzenlenen tevdii raporu, MASAK incelemesi, Sayıştay incelemesi ve bilirkişi raporlarına göre, ABB’de 32 konser hizmet alımında belediyenin, 154 milyon 453 bin 221,60 lira zarara uğratıldığı iddia edilmişti.
Soruşturma kapsamında 23 Eylül’de aralarında eski belediye bürokratları ve şirket yetkililerinin de bulunduğu 14 şüpheli, “görevi kötüye kullanma” ve “ihaleye fesat karıştırma” suçlarından gözaltına alınmıştı.
Emniyetteki işlemlerin ardından Ankara Adliyesi’ne getirilen şüpheliler, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısına ifade verdikten sonra sulh ceza hakimliğine sevk edilmişti.
Şüphelilerden 5’i çıkarıldıkları nöbetçi sulh ceza hakimliği tarafından, “zimmet” ve “kamu kurum veya kuruluşların ihalesine fesat karıştırmak” suçundan tutuklanırken, 9 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
Soruşturma tamamlanarak 5’i tutuklu 14 sanık hakkında “nitelikli zimmet” suçundan 7 yıl 6 aydan 31 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle 59 sayfalık iddianame hazırlanmıştı.
İddianame, Ankara 34. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.
Zonguldak’ta bulunan Özel, İçişleri Bakanlığı ABB Başkanı Yavaş ve Özel Kalem Müdürü Nevzat Uzunoğlu hakkında, “görevi kötüye kullanma” ve “denetim görevini ihmal” iddialarının araştırılması için soruşturma izni verilmesiyle ilgili soruya cevap verdi.
Özel şu ifadeleri kullandı:
“Bugün Zonguldak Belediyemizi ziyaret ettik. 21 il belediyemizden bir tanesidir. 14 Büyükşehir Belediyesi’ni kazandığımız, 21 il belediyesini kazandığımız, Türkiye’nin yüzde 65’ine hizmet etmemiz, millet tarafından görevlendirildiğimiz bir süreçteki hazımsızlıkla ve bunun üzerine ülkeyi yöneten ve bir sonraki seçimi kaybedeceğinden endişe eden birisinin hedef göstermesiyle başlayan bir sürecin içerisindeyiz.
Hazımsızlıkla, ülkeyi yöneten ve bir sonraki seçimlerde seçimi kaybedeceğinden endişe eden birisinin hedef göstermesiyle başlayan bir sürecin içindeyiz.
”İMAMOĞLU GİBİ MANSUR YAVAŞ’A DA AYNI İTİBAR SUİKASTINI GERÇEKLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYORLAR”
Bu 19 Mart’ta sivil darbe süreci olarak geleceğin iktidarına, geleceğin Cumhurbaşkanına yapılan darbe sürecinden farklı bir süreç değil bu. Sandıktan korkan, kendi kadın kollarına, gençlik kollarına, ana kademesine güvenmeyen hiçbir partide olmayan Yargı Kolları Başkanlığı diye bir kol kuran birinden muhatabız ve bu süreçte İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’na yapılanların amacı neyse şimdi dönüp Mansur Yavaş’a karşı da aynı itibar suikastını gerçekleştirmeye çalışan bir süreci başlatmak istiyorlar. Bu dosyayla ilgili müfettişler geldi, çalıştılar, raporlar yazdılar ve belediye başkanından ilgili özel kalemiyle ilgili hiçbir şey bulmadılar. Şimdi dönmüşler bir kez daha aynı yerden soruşturma izni vererek yeni bir süreç başlatmak istiyorlar. Maksat buradan bir sonuç alamayacakları belli. Yani sonuç odaklı değil, sadece Sayın Mansur Yavaş’ı da tartıştırmak üzerine yaptıkları bir hamledir.
”EN KUVVETLİ CUMHURBAŞKANI ADAYLARINDAN BİRİ DE MANSUR YAVAŞ”
Hiç eğip bükmeyelim yani. Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayımızdı. Ben de, Mansur Bey de gittik kendisine ön seçimde oy verdik. Ama Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını iptal ettiler. 2400 yıl ceza istiyorlar. Kendilerince Ekrem İmamoğlu’nu hallettik. Şimdi bu milletin bizim karşımızda seçebileceği Cumhurbaşkanı adayı kim var? En kuvvetli adaylardan bir tanesi Mansur Yavaş. Şimdi onu hedefe koymaya çalışıyorlar. Millet bunu görüyor.
”MELİH GÖKÇEK 1 MİLYAR DOLAR GÖMDÜ ANKAPARK’A”
Mansur Yavaş’tan yolsuzluğu aynı cümle içinde kuruyorsanız burada kötü niyet var demektir. Bunu çok net olarak görüyoruz. Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri yolsuzlukla, usulsüzlükle itham eden kim varsa aslında milletin önünde iftiracı olduğunu ve esas korktuğunun önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunu millet biliyor artık. Onun dışında örneğin Antalya’da ya da Bodrum’da gerçekten siyasetle bağdaşmayacak bir ilişki gördüğümüzde zaten o gün, ilk gün parti ile ilişkilerini kesiyoruz. Ancak bu siyasi operasyonlara karşı belediye başkanlarımızın sonuna kadar arkasındayız. Ayrıca Mansur Bey’e Ankapark’la ilgili sorular sormuşlar. Ya Melih Gökçek 1 milyar dolar gömdü Ankapark’a. Dinozorlara, minozorlara milletin boğazından geçecek parayı yedirdi. Ona soru soran yok. Bu böyle ortalıkta gezecek o tapını durduran, orayı Ankaralının hizmetine sunan ve milyarları kurtaran Mansur Yavaş’a Ankapark soruyorlar. Yani hakikaten biraz utanmak lazım, başka bir şey demiyorum. Büyük ihtimalle de zaten Danıştay bu işlemin yürütmesini durduracaktır.
“SİLİVRİ’YE DE GELEBİLECEĞİNİ SÖYLEMİŞ, BUNDAN MEMNUNİYET DUYARIZ”
İmralı’ya gidiyorsa Milliyetçi Hareket Partisi, o zaman Silivri’ye de gelebileceğini söylemiş. Bundan memnuniyet duyarız. Ekrem Başkan Sayın Bahçeli ve üç arkadaşını Silivri’de ağırlamaktan… Ve kendisine ne büyük bir haksızlık yapıldığını, nasıl bir hukuk darbesine muhatap olduğunu, kendisinin tek suçunun hizmet etmek olduğunu, 4.000 sayfalık iddianamenin içindeki bütün somutları da özetleyerek bunların birer iftira olduğunu, hiçbir somut delil olmadığını Sayın Bahçeli’ye anlatır. Sayın Bahçeli de bu büyük haksızlığa da bir çözüm üretimine katkı sağlar diye düşünüyorum. Olumlu görüyorum bu yaklaşımı.”