Ekranların tanınan ve sevilen yüzü Kemal Gülen "Kemal Gülen ile Yoldayız" isimli programla yeniden izleyicilerle buluşuyor. İlk program 13 Eylül Cumartesi günü saat 10:00'da YouTube'da yayınlanacak. Kemal Gülen, program öncesinde bir yazı kalema aldı.
Yoldayız; başlıyoruz
Yol, insanoğlunun kaderidir. Ruhlar aleminden başlar yolculuğumuz ve Hz. Adem’den bu yana herkes yolu idrak eder. Kimi iniş ve yokuşlarla, kimi varlık ve yoklukla yol alır; fakat her yolun sonunda bir menzil, bir durak ve bir vuslat vardır. Biz de yoldayız; yolculuğun sıkıntılarına rağmen kalbimizi ümitle diri tutan şey, yolun sahibinin bize göz kulak olduğuna olan inancımızdır.
Çıktık dikenli yollara ve söz verdik Allah’a: dönmeyeceğiz. Hep bir yoldan bahsederiz: Hayat yolu, çocukluk-gençlik yolu, iş-aş yolu… Aslında hayat, zaman denizinde bir yolculuktan ibaret. Ne tam başlangıcını biliyoruz ne de bitişini. Ömrümüz sadece bir ağacın gölgesinde kısa bir soluklanma kadar. Kimi bu sürede bir tohum bile toprağa düşüremez, kiminin ise dalları meyvelerle sarkar. Yine de yol çoğu zaman sıkıntı, ızdırap ve acıyla özdeşleşir.
Bağ bozuk, bağban yaslı, güllere hazan azap; Yaz günü yaprakları solduran hicran azap. Düşmanlar düşman tamam, ona bir şey diyemem; Can azap, cânan azap, her günkü yâran azap. Yıllar var YOLLARDAYIZ, mesafeler amansız, Yol âsi, hedef uzak, bel veren zaman azap...(F.Gülen)
Yoldaki herkes bilir ki, iman eden ve hakikatin müdafii olmayı seçen insan için rahat koltuklar, konforlu duraklar yoktur. Ve yine bilir ki yol zor ve meşakkatli olsa da sonunda kavuşmanın tadını artırır.
Yolun karanlık dehlizlerinde, “Ben kulumun zannı üzereyim” müjdesi bize kandil olur. O’nun (cc) bizi yalnız bırakmayacağına inanırız. Bazen kardeşlerimiz birer ışık gibi parlar, bazen de kendi içimizde saklı duran gizli bir ışığı keşfederiz. Biz bu kez daha çok yolda buluştuğumuz dostların ışığına çevirdik yüzümüzü. Ne ışıltılı simalar ne yürekli insanlar gördük.
Bu yolda mallarına el konulan, işinden atılan, tenkile maruz kalan ve hicrete mecbur bırakılan insanlar… Ölümle burun buruna gelen yavrular, anneler-babalar... Yolda biraz yorulsalar da asla yol yorgunu olmayan babayiğit muhacirler. Onları Talea’l Bedru ile karşılayan kahraman ensar. Bir kardeşlik destanı bu. Ak sakal abilerden yeni yetme gençlere kadar herkes cesaretle ve hizmet aşkıyla dopdolu.
Yıllar önce Sızıntı’da yayımlanan bir şiirin adıydı “YOLLARDAYIZ”. Yollardayız gün battığından beri, Söyleşerek yıldızlarla yarını… Bir yalvarma koyu her gece bize; Sızlanıyor sîneler kederinden. Bekliyoruz, ümitle ve dipdiri, Hep bu ifritten kışın baharını. (F. Gülen)
Ümitsizlik, yolun en ağır taşlarından biri. Tek sığınağımız “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin” çağrısı. Yolun karanlığına, zulmetine ve gürültüsüne rağmen bizi menzile taşıyacak olan kalbimizde taşıdığımız ümitle dolu heybemiz. Biz bu yolculukta kase kase ümit götürdük çaldığımız kapılara; ayrılırken de sevinç gözyaşlarıyla dolu ümit kovalarıyla uzaklaştık, yanık mendillerle el sallayan kapılardan.
Üstad’ın sözü hâlâ kulaklarımızda çınlıyor: “Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılabatı içerisinde en yüksek ve gür seda İslam’ın sedası olacaktır.” Hocaefendi de buyuruyor: “Kıvılcım var, o ürperten sönüşten; kıvılcımda mesajlar var dönüşten…” Ben ise dostlara daha avamca bir ifadeyle söyledim: “Az daha sabır, bu dereye su gelecek; yeter ki kurbağanın gözü patlamasın.”
Yoldayız ekibi olarak kısa sürede altı ülke, ondan fazla şehir dolaştık. Dolaşmaya da devam edeceğiz. Yaklaşık iki yüz dostla yolumuz kesişti. Tarihi meydanlar, asude mekânlar, şehirlerin turistik köşeleri bizim stüdyomuz oldu. Gündüzleri tarihe not düşerken, gecelerimiz sohbet-i cananla zenginleşti. Güldüğümüz de oldu ağladığımız da. Ama unutmadık asla arkada bıraktıklarımızı.
Ne yola başladıklarımızı unuttuk ne de yolda bulduklarımızı bıraktık geride, ya bir sandalye bulduk açık bir sinede veya bir tabure çektik gönlümüze misafir gelene. Hakikat gözlüğü ile görmeye çalıştık ensar ve muhaciri. Çektik doya doya içimize buram buram hizmet kokusunu ve gördük çok şükür Allah’ın bitirmediğini kimsenin bitiremeyeceğini.
Türkiye'de kardeşlerimize bin türlü zulüm ve esareti layık görenlere inat, dünyanın dört bir yanına saçılan tohumları ekranlarınıza getirmeye çalıştık. Onları yeni diyarlarında hicret/hizmet heyecanı içinde, acaba Türkiye'de geride bıraktıklarımız için daha fazla neler yapabilirizin gayreti içinde bulduk.
Şimdi gördüklerimizi paylaşma zamanı. Bu mübarek yolun aziz yolcularının hüzün ve ümit endeksli latif hikâyeleri yeni bir adreste buluşuyor.
Rabbimiz bizi ihlastan ve samimiyetten ayırmasın. Çünkü biz hâlâ yoldayız; dün Avrupa, bugün Amerika ve Kanada, yarın kim bilir hangi kıta. Bir üns esintisi kovalıyoruz kurtuluşumuza delil olacak. Yolun sonunda vuslat var ve o vuslatı ümitle bekliyoruz.
Sitemizi kullanmaya devam
ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz.
Detaylı bilgi almak için Çerez Politikasını ve Gizlilik Politikasını inceleyebilirsiniz.