Ülkemizi Avrupa da başarıyla temsil eden Sinan Kaloğlu, içini spordabugun.com'a döktü.
Türkiye de bir çok takımın formasını giyen Sinan son olarak Bursaspor'da forması giyerken Bochum'a transfer oldu ve tercihini Avrupa dan yana kullandı.
Bundesliga da geçirdiği başarılı sezonun ardından Hollanda ekiplerinden Vitesse 'ye transfer oldu. Devre arası hazırlık kampını Antalya da yapan Vitesse takımını ve Sinan'ı çalışmalarını sürdürdükleri Otelde ziyaret ettik ve Sinan'a mikrofonlarımızı uzattık.
Avrupa futbolu ile Türk futbolu arasında ki farktan, Türk futbolcuların Avrupa da yaşadıkları zorluklara, Türkiye de ki futbol yaşantısından Avrupa da ki hedeflerine kadar merak edilen tüm soruları sizler için sorduk.
İşte Sinan'ın cevapları
-Turnuva kapsamında düzenlenen maçta Beşiktaş ile karşı karşıya geldiniz, daha önce Beşiktaş forması da giymiş bir futbolcu olarak Beşiktaş' ı nasıl buldun, nasıl değerlendiriyorsun?
--Şöyle bir durum var ;Beşiktaş'la oynadığımız karşılaşmada Vitesse olarak sadece bir antreman yapıp maça çıktık ve 15 günlük bir tatilimiz vardı, biz hazır değildik. Bence Beşiktaş da hazır değil ama bu normal. Çünkü kamp dönemlerinde neyin ne olacağı belli olmaz, enteresan takımlara enteresan şekilde yenilebilirsiniz veya büyük takımları yenebilirsiniz. O yüzden bunlar ölçü olmaz ama Beşiktaş' ın ligde iyi şeyler yapacağını düşünüyorum.
-Şimdi yurtdışında oynuyorsun , Avrupa'daki futbolla Türk futbolunu kıyaslayacak olursan neler söylersin?
--Geçen sene Budesliga'daydım. Bundesliga bana göre İngiltere ile birlikte belki de dünyanın en tempolu iki ligi, gerçekten tempo çok yüksek, 90. dakika bile maçların şekli değişebiliyor. İki farklı galibiyetlerden birden maçlar değişiyor. Çünkü tempo hep yüksek son dakikada bile bırakmıyorlar ve bir kalite var. Hollanda ligine gelince; bana göre Türkiye'nin futbol temposu Hollanda'ya göre daha iyi. Hollanda liginin temposu biraz daha düşük. Ama yetenekli oyuncular var, yetenekli oyuncuların sayısı fazla ve kendilerini gösterebilecekleri bir alan var. Türkiye'deki gibi çok fazla baskı ve stres altında değiller. Çok rahat oynuyorlar. Rahat oynadıkları için de yeteneklerini gösterme şansı buluyorlar. Böyle olunca da çok büyük takımlara transfer oluyorlar.
-Peki teknik trektör açısından baktığımız zaman, yerli hocayla da çalıştın yabancı hocayla da bu konuda neler söyleyeceksin?
--Almanya'da da Hollanda'da da görüyorum çok iyi çalıştığım yerli hocalar da var, inanın bana kesinlikle klasik bizim olsun yerli olsun düşüncesinde söylemiyorum ama gerçekten bizim yerli hocaların hakkını çoğu konuda vermemiz lazım. Bence çoğu Avrupa'daki meslektaşlarından geri değiller. Antreman olsun, sistem olsun, taktik olsun kesinlikle geride değiller. Sadece Avrupa'daki teknik trektörlerin en büyük şansı , işlerine kimse karışmıyor, çok rahatlar. Mesela Türkiye' de şöyle bir durum var; iki- üç maç mağlup olunduğu zaman hemen hoca değiştiriliyor, Avrupa' da yok böyle bir şey. Mesela Alex Ferguson 25 yıldır takımının başındadır ama ilk yıllarında Manchester United'da çok başarısızdı ve buna rağmen yine de gönderilmedi, sonra ne olduğu ortada. Bu şansları Avrupa'lı hocalar alıyor çünkü kontratlarına sadık kalıyorlar. Kulüpler de sadık kalıyor. Bizim Türkiye'de bunları aşmamız lazım, hocalara daha geniş ve rahat bir alan bırakmamız lazım, bunları yaparsak hocalarımız daha başarılı olacaklardır.
-Şu anda Hollanda takımı Vitesse'de oynuyorsun, yaşın da genç hedeflerin nelerdir?
--Çocukluğumdan beri hedefim Avrupa' da futbol oynamaktı. Bursaspor'dan sonra elime böyle bir fırsat geçince Almanya' yı Bochum'u tercih ettim. Burada iyi-kötü bir sezon geçirdim, özellikle sezonun ilk yarısı iyi oynadığımı düşünüyorum. Uyum süresi çok önemli ben ilk defa yurtdışına gittim. Çoğu kişi beni gurbetçi futbolcu olarak görüyordu ama ben öyle değilim ilk defa yurtdışına çıkmıştım . Bu süreçte uyum sorunu ve dil sorunu yaşadım ve bunları aşmaya çalıştım. Sonuçta hiçbirşey göründüğü kadar kolay olmuyor ve benim de bunları aşmam gerekti. Hedeflerim arasında Vitesse'den daha iyi bir takıma gidebilir miyim? bunun hesabını yapıp bunun için çalışıyorum. Kulüp de beni bu yüzden çok isteyerek aldı.
-Türkiye'den üç büyüklerden sezonbaşı veya devrearası teklif aldın mı, Türkiye'ye dönmeyi düşünüyor musun?
--Sezonbaşı hepsiyle görüştük ama şuan için Türkiye'ye dönmek gibi bir niyetim yok. Sağolsunlar çok değerli hocalarla görüştüm. Onlara; ''Avrupa'da kalmayı ve kendimi burada ıspatlamayı istediğimi'' söyledim. Onlar da anlayışla karşıladılar. Tabi futbolda neyin ne olacağı belli olmuyor, kalacağım diyorsunuz , dönmeyeceğim diyorsunuz ama bir bakıyorsunuz ki işler planladığınız gibi gitmiyor ve dönmek durumunda kalıyorsunuz .
-Türkiye ligini yakından takip edebiliyor musun? Sence bu sene şampiyonluk ipini hangi takım göğüsler?
--Fırsat buldukça süper ligi takip ediyorum, sonuçta süper ligde birçok takımın formasını giydim ve hemen hemen her takımda arkadaşlarım var. Bu sene çok çekişmeli ve zevkli bir lig yaşanıyor çünkü Bursaspor ve Kayserispor'un yarışın için de olması, Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe'nin bir dönem çok iyi gidip , bir dönem duraklamaları lige ayrı bir heyecan kattı. İkinci yarı ise Şenol hocanın da gelmesiyle Trabzon'un da yarışa katılacağını düşünüyorum. Bu kadar takımın şampiyonluk mücadelesi vermesi ligin kalitesini arttıracaktır. Keza orta sıralar da öyle. Artık her takım dişli, eskisi gibi kolay yenemiyorsunuz. Şampiyonun kim olacağına gelince; şuan hiçbirşey belli değil ve benim düşüncem son haftaya kadar da belli olmayacak.
-Peki bu noktada şunu sormak istiyorum, bugünlerde Türkiye'de en çok tartışılan konu; ?milli takımın başına yabancı hoca mı gelsin, yerli hoca mı?? Bu konuda neler söylemek istersin?
--Açıkçası buna ben karar veremem ama kendi düşüncem, Türk futbolunu ileriye götürebilecek bir teknik trektöre ihtiyaç var. Mesela Fatih TERİM bunu çok iyi yaptı. Gerçekten Fatih hoca Türk futbolunu çok iyi yerlere götürdü. Mustafa DENİZLİ keza öyle, Şenol GÜNEŞ öyle. Bunların çizgisinden gelen yerli hocalar da götürebilir ama götürmeyebilir de bu çok farklı bir denklem. Ama şu bir gerçek Türkiye'deki bu baskı ve stres, Türk hocaları ve Türk futbolcuları çok kolay etkileyebiliyor. Yabancı hocalar bunu çok fazla dikkate almıyorlar ama benim gönlüm yine de yerli teknik trektörden yana.
-Türkiye'den birçok yetenekli oyuncu Avrupa takımlarına transfer oldu ancak bir kısmı başarılı olamadan geri döndü, Avrupa'da futbol oynayan bir oyuncu olarak sence bunun nedeni nedir?
--Eskiden ben de hep düşünürdüm; ''Türk oyuncuları Avrupa'ya gidip de neden başarısız olarak dönüyorlar'' diye. Almanya'da da , Hollanda'da da gördüğüm bir şey var ki; Avrupa'da Türklere karşı belirli bir önyargı var ne yazık ki . Ben mesela çok sorunsuz bir oyuncuydum, hiçbir hocamla da takım arkadaşımla da kavga etmedim, çok da sevilen bir oyuncuydum ancak gördüğüm kadarıyla siz ne kadar çok efendi ve saygılı olsanız da, işinizi de çok iyi yapsanız, biraz geride kalıyorsunuz. Diğer ülkelerin oyuncularını daha ön planda tutuyorlar, bu da bir süre sonra sizi rahatsız ediyor ve bazı şeyleri hazmedemiyorsunuz . Hakkınız olduğuna inandığınız şeyin onlara verilmesi durumunda soğukkanlılığı koruyamayıp sinirlerinize hakim olamazsanız yutdışında da tutunamıyorsunuz ve sorunlu oyuncu olarak görülüyorsunuz. Ben bunları yaşadığım için söylüyorum.
- Peki son olarak, Türkiye'deki Arda- Messi kıyaslaması için neler söyleyeceksin?
--Arda benim Manisaspordan takım arkadaşım,o zamanlar sağ bekti. Arda çok kaliteli, çok sevdiğim bir kardeşim ve bana göre Arda çok daha iyi bir takımda çok daha iyi yerlere gelebilir. Messi'ye gelince şuanda dünyanın en iyi oyuncusu bunu kabul etmek lazım ama Messi'nin geliş zamanına , hangi takımda hangi oyuncularla oynadığına da bakmak lazım. Messi kimlerle oynadı; Ronaldinholarla, Henrylerle oynadı. Çok iyi futbolculardan çok iyi örnekler aldı. Bunları da göz önüne alacak olursak Arda da benzer şartlarda çok daha iyi olabilecek bir futbolcudur.
Doğukan Nafis YÜCEL / spordabugun.com