Hayatımıza ışık tutan kültürel eserler raflarda yerini aldı. Gonca, Sızıntı, Yağmur ve Yeni Ümit dergileri yine dopdolu...
GONCA Çocuk ve Kültür Dergisi Şubat 2009 Sayı 82
Şubat ayı Gonca’sı, Fevziye Şendoğan’ın “Barış” hikâyesi ile aralıyor sayfalarını. Bestami Yazgan’ın “Beyaz Beyaz Gülen Adam” isimli şiiri ile renk kattığı dergide, Nesibe Şahin “Hadi Babaanne”, Gülhan Karan “ Küçük Bir Hatırlatma” ve Salih Gülen “Hicaz Demiryolu” başlıklı yazılarıyla selamlıyor Goncaseverleri.
Müdavimlerinin yakından takip ettiği; çocuklardan gelen, resim, şiir ve hikâyelerin yayımlandığı ‘Posta Treni’, ilginç soru ve cevapların yer aldığı ‘3N’ köşesi, ‘Zeynep’in Günlüğü’, ‘Her Telden’ ve ‘Mizah Dükkanı’; 82. sayıda da ayrıcalıklı yerlerini korumaya devam ediyorlar.
Türkiye’nin en çok okunan çocuk dergisi Gonca; çocuklara yönelik yayınları arttırmak ve bu alanla ilgilenenleri teşvik etmek maksadı ile 7.Geleneksel Hikâye ve Resim yarışması düzenliyor. Dereceye girenlere para ödülünün verileceği yarışmada, daha pek çok sürpriz çocukları bekliyor.
Şubat ayı 82.sayısında; Dünya maketinin hediye edildiği Gonca Dergisi’ni; NT ve tüm seçkin kitapevlerinden ya da www.kitapkaynagi.com internet adresinden temin edebilirsiniz.
SIZINTI İlim-Kültür Dergisi Yıl 31 Sayı 361 Şubat 2009
Sızıntı Şubat sayısını; “Gönüldeki hüzün-keder, neş’e-sevinç, merhamet-şefkat…gibi duyguların coşup bulutlaşması ve gözler yoluyla dışa vurmasıdır gözyaşları…” cümleleri ile başlayan ve gönlün köpüren çağlayanlarının ateşi ile yandığımız bir iklimde “Bence Tam Ağlama Mevsimi” nidasını duyuran bir “Başyazı” ile açıyor.
Dr.C. Hamza Aydın, insanın ferdi ve içtimai hayatını sağlıklı şekilde düzenleyen prensipler ile hücrelerin ve oluşturdukları dokuların sağlıklı bir hayatı mümkün kılan kaideler arasında yüksek derecede paralellikler olduğuna dikkat çekiyor “irtibat her yerde her zaman” yazısında.
“Ölüme ve Esarete Taşıyan Gemiler”; 1500- 1870 yılları arasında yaklaşık 12 milyon Afrikalı kölenin Amerika’ya getirilişinin dramatik öyküsünü anlatıyor.
Şiir ve denemeleri ile Sızıntı okurlarının kalplerinde müstesna bir yere sahip olan, his ve düşüncelerin ışıklı yollarında saklı tüm ses ve solukları kalemi ile buluşturan Mehmet Erdoğan bu kez gönül coğrafyamızın güftesini yazıyor “geç duyulan beste” ile.
Ahmet Işık “Hayvanlarda Sismik Haberleşme” başlıklı yazısında, insanoğlunun ancak zaman içinde tespit edebildiği çeşitli tipteki sarsıntıların bazı hayvanların vücutlarına yerleştirilmiş mükemmel sistemler sayesinde rahatlıkla algılanabildiğine işaret ediyor ve ekliyor: “Yüce Yaratıcı’nın hayvanlara bahşettiği insanın ise bilgi-teknoloji birikimini kullanarak anlamaya çalıştığı algılama mekanizmaları, depremleri önceden tespit edecek sistemleri geliştirmede ilham kaynağı olabilir.”
Yirminci yüzyılda, Batı’nın yetiştirdiği en tanınmış şair, yazar ve tenkitçilerden biri kabul edilen ve edebiyat tenkidi dalında Nobel almış olan Thomas Stearns Eliot’a göre, büyük edebi eserler, dini muhtevalı eserlerdir ve büyük şair ve yazar da belli bir din ve ahlak şuuruna sahip olan kimsedir. Fatih Alperen,edebiyatla din arasında ne gibi ve ne ölçüde bir münasebet vardır?Dini konuların edebi eserlerde işlenmesi, bunun da ötesinde dinin, edebi eserleri şekillendirmesi, hatta edebi eserlerin bir dinin tebliğ ve telkin vasıtası olarak kullanılması edebiyatın özüne uygun mudur? Bu ve benzeri sorulara cevap arıyor “Din ve Edebiyat” yazısında.
Kaptan Murat Çelebi “Fotonun Hikayesi” ve Cendel Tuna “Çekirdeklenme” başlıklı ilmi incelemeleri, Recep Şükrü Güngör “Benim Babam” hikâyesi ile Şubat sayısına katkı yapan değerli isimlerden sadece birkaçı. Sızıntı bu ay da yeni şeyler söylemeye devam ediyor…
YAĞMUR Dil Kültür ve Edebiyat Dergisi Yıl 11 Sayı 42 Ocak-Şubat-Mart-2009
Yağmur on birinci yaşına ilk adımını attığı 42.sayısını,kendi medeniyetimize ait bir sesin, bir nağmenin, bir çizginin, bir üslûbun kendi orjiniyle başkaları tarafından tam temsil edilemeyeceği hakikatine temas eden “Kültür Problemimiz ya da Kendimiz Olma” yazısının 2. bölümüyle açıyor.
Başyazıyı; Sezai Coşkun’un İsam Yayınları tarafından neşredilen “İslâm Estetiği” isimli kitap incelemesi takip ediyor. Eser ile ilgili “Sanatla ilgilenen herkesin tarihi süreç içerisinde binlerce eser meydana getiren İslâm estetiğini anlama mecburiyeti vardır” tespitini yapan Sezai Coşkun, kitabın sözkonusu “anlama” çabasına önemli katkıları olacağı üzerinde duruyor.
İncelikli ve derin tahlilleriyle tanıdığımız M. Said Türkoğlu’nun “Dostun Evi Gönüllerdir” yazısı; Yunus Emre üzerine yaptığı incelemelerin üçüncüsü. Türkoğlu, Yunus’u, düşmanı dahi dost bilen bir anlayışın temsilcisi olarak takdim ediyor .
Meryem Eker kaleme aldığı makalesinde, Mustafa Kutlu hikâyelerinin temelini oluşturan hususları dile getirirken, Safiye Ünal-Yiğit , televizyon yapımlarının iç yüzüne bir yolculuğa çıkarıyor okuru.
Yüsra Mesude Arslan’ın Mustafa Özçelik ile Nasrettin Hoca üzerine yaptığı söyleşi, Şemsettin Yapar’ın , Bediüzzaman’ın “Münâcât” isimli eserinin edebi yönünü incelediği makalesi, Ahmet Karakaş’ın “Süleymannâmeler” araştırması ve İbrahim Öztürkçü’nün Mehmet Akif’in, Asım’ın neslinden beklentilerini dile getirdiği denemesi,Yağmur’un dikkat çeken yazılarından sadece birkaçı.
42.sayının en zengin türü ise şiir. Yaşar Beçene,Hüseyin Yahya Birinci, Hüseyin Kaya,Ali Osman Dönmez, Hasan Çağlayan,Mehmet Doğan, Ayşe Şehbal Yaşar, Mehmet Kara ve Yusuf Türkoğlu şiirleri, Muradi ve Erzurumlu İbrahim Hakkı gazelleri ile eşsiz bir okuma şöleni bekliyor şiirseverleri.
YENİ ÜMİT Şubat Sayısı
Yeni Ümit dergisinin hicreti değerlendirdiği sayısı çıktı. Bu sayıda Mukaddes Göç adlı bir başyazı var. Bu yazıda, hicretin peygamberler tarafından başlatıldığını, Peygamberimiz’in de hicret kapısını açık bırakarak gittiği gibi, boyutlarıyla değerlendirilen mukaddes göçle alakalı şu değerlendirilmede bulunuluyor: “Öteden beri her yeni düşünce, doğduğu muhitte hor karşılanıp, aleyhinde kampanyalar oluşturulmasına karşılık; o düşünce ve onu temsil eden şahısları çocukluk ve gençlikleriyle bilmeyen bir başka muhit, çok defa onlara kucak açmış ve destek olmuştur.”
İslam tarihi üzerine çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Hüseyin Algül, “İslam Tarihinde Hicretin Yeri” başlıklı makalesini, “Medine’ye hicretin Müslümanlar için bir kaçış, bir sığınma düşüncesinden kaynaklandığı söylenemez” bilgisi üzerine bina ediyor. Makalede, hicret etrafında oluşan İslam medeniyetinin ilk nüvelerine dikkat çekiliyor. İslam tarihinde fedakarlığın, azmin, sabrın, Allah rızası için uzak mekanlara müjdeler götürmenin, ciddiyetin, gayretin, çalışkanlığın, üretkenliğin, yardımseverliğin ihsanın, îsârın, mabet ve mektep oluşumunun birlik ve dayanışmanın, üstün vazife şuuru, derin sorumluluk anlayışının hem kaynağı hem de eseri olan hicretin, dinî ve ahlakî alanda bütün inanış, bağlanış, sadakat ve samimiyet örneklerinin mayalandığı çok verimli bir zemin olduğu ifade ediliyor.
Hicretle alakalı diğer bir yazı ise Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim üyelerinden Doç. Dr. Ayhan Tekineş’e ait. Medeniyetlerin Kuruluşunda Hicret başlıklı yazıda hicret ile medeniyetlerin kuruluşu arasındaki paralelliğe dikkat çekiliyor. Bu makalede, öteden beri tarihte devir açıp-devir kapayanlar ve böyük bir ölçüde tarihin akışını değiştirenlerin hep mühacirler olduğuna vurgu yapılıyor.
İ’lâ-yı Kelimetullah İçin Hicret başlıklı makalede de günümüzde evrensel insani değerleri sunma adına dünyanın değişik yerlerine gitme hakkında bazı bilgiler veriliyor. Hicretin tarihte olup bitmiş bir olay olmadığı anlatıldıktan sonra bir nebze hicretin mükafatından bahsediliyor. Mükafatı çok büyük olan hicretin zorluklarına ve bu zorlukların nasıl aşılacağına da dikkat çekiliyor. Hicret sonrası dikkat edileceklere de vurgunun yapıldığı yazı, derginin son makalesi.
Dergide ayrıca, Prof. Dr. Suat Yıldırım’ın Risale-i Nur’un Kur’an Tefsirindeki Yeri başlıklı sohbet tadında bir makalesi, Doç. Dr. İsmail Albayrak’ın ayet ve hadislerle zenginleştirdiği Uzlaşma Kültürü makalesi, ayrıca Prof. Dr. Muhit Mert’in Sanata Vurulan Tevhid Damgası, Dr. Ahmet Güneş’in Dinimizde ve Örfümüzde Nişanlanma, Dr. Reşit Haylamaz’ın Ölümcül Bir Hastalık: Duyarsızlaşma başlıklı makaleleri dikkat çekiyor.