Kütahya bağımsız milletvekili İdris Bal, TBMM'de bir basın açıklamasında bulundu.
Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, kendisi başta olmak üzere eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile milletvekilleri Hakan Şükür, Hasan Hami Yıldırım, Haluk Özdalga ve Erdal Kalkan adına 'Demokrasi Bildirisi' okudu.
'Bu ülke bir daha 28 Şubat yaşamamalıdır' diyen Bal, siyasi hırs ve ihtiraslar için devletin DNA'sı ile oynanmaması gerektiği ve yolsuzluğa giden her yolun kapanması gerektiğini belirtti.
İşte İdris Bal'ın okuduğu bildiriden satır başları;
-Cumhurbaşkanı Gül yolsuzluklara, yargının kontrol edilmesine karşı net bir tavırda bulunamamıştır.
-Din ,tarih, laiklik gibi her türlü tabu üzerinden siyaset yapılması sona ermek mecburiyetindedir. Siyaset projeler üzerinden yapılmalıdır.
-Partiler çatışma yerine iş birliği yapmalı ve çatışmaya son vermelidir.
-Siyasete servetine servet katmak için girilmemelidir.
-Türk siyasetinde demokrat, özgür, ilkelere kendini adamış insanlar yer almalıdır. Dış politikamız kazan kazan yöntemine geri dönmelidir.
-Yolsuzluğa giden her yol kapanmalıdır. Siyasi hırs için devletin DNA'sı ile oynanmamalıdır.
-Bu ülkede ne bir daha 28 Şubat yaşanmalı ne de kişilerin birbirini dinlediği ortamlar oluşturulmamalıdır.
-Siyasi partiler tramway ise, siyasetçiler liderler bu tramway'a iner biner ama yol devam eder.
-Ufka ve ilkelere biat edilmeli. Çünkü kişi dün doğru bugün yanlış yapabilir. Nasıl usulsüzlük yapıldığında yargılaması oluyorsa siyasetin de bir ahlakı vardır. Çünkü siz burada kamunun gücünü kullanıyorsunuz. Siyasetçinin ahlakı toplumu etkiler.
-21.yy'da hissettim denilmemeli. Bu 300-500 yıl önce denilebilir ama günümüzde teknik denir, analiz denir. Bu çok tehlikeli bir zihniyettir, herkesi siyasi ahlaka davet ediyorum.
-Lobilerin ve STK'ların siyaseti etkilemeye çalışması çok doğaldır. Bu gayet demokratiktir. Yoksa nasıl iç ve dış siyasete yönelik kararlar alınacak? Bu ülke istiklal mahkemelerini yaşadı. Ama unutmamalıdır ki, siz yargıyı ve kolluk kuvvetlerini darmadağın ederseniz, medyayı baskı altına alırsanız, bu uygulamaların o dönemin tek parti yönetimiyle ne kadar benzeşiyor düşünülmelidir.
-Şuan demokratlık sınavından geçiyoruz. Şuan yargıya da polise de medyaya da baskı var. Bu dönemden sonra bu baskıların hesabının verileceğini unutmamalılar.
-Bu milleti küçümsemeyin, herkes gerçeği görüyor. Dün ne deniyordu bugün ne deniyor... Milletimizin ferasetine güveniyorum. Millet karşılaştırma yapacaktır.
-Tabu üzerinden siyaseti bırakalım. Atatürk, laiklik,din iman üzerinden siyaset yapmayalım.
-Elinde delil olmadan insanları Haşhaşi yapanlar utanmalı. Ben emir ve talimatla istifa etmedim. Delikanlı gibi 9 tane rapor hazırladım. Çözüm sürecine dikkat edin PKK'ya yarayacak dedim. Gezi'de yanlış yapıyorsunuz tek insan bendim partide. Dershane konusunda tehlikeye dikkat çeken yine bendim. Siyaset, yönetim dinle imanla, laiklikle alakalı değildir. Bu ülkede birinci sınıf yönetime, batı tipi demokrasiye ihtiyacımız var.
- Siyasal ahlak montaj argümanlarıyla harcanacak kadar değersiz değildir. Siyasal ahlakın korunması en başta siyasetçinin görevidir. Gerçek neyse bağımsız kurumlar tarafından ortaya çıkarılmalıdır.
-İhtiyacımız olmayan şey de radikalizm ve taraftarlıktır.