"Artık bir daha şehit cenazesi gelmeyecek diye umutla desteklenen bir sürecin ardından ülke yine kan gölüne dönmüş durumda."
(...)
Toplumun büyük destek verdiği, akil insanların şehir şehir dolaşıp faziletlerini anlattığı çözüm sürecinin, gerçekte Erdoğan'ın başkanlık hesabıyla çok ilişkili olduğunu gösteren önemli bir belge de İmralı zabıtları. 29 Aralık 2012'de Erdoğan, İmralı ile görüştüklerini TRT'de açıkladıktan günler sonra BDP'li Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan'ın İmralı'ya giderek Öcalan ile ne konuştuklarını gösteren tutanaklar. Bunların ortaya çıkmasına Erdoğan öyle kızdı ki, niçin bunu yayınladıklarını sorduğu Milliyet'in 80 yaşındaki patronu Erdoğan Demirören telefonda ağladı. Hasan Cemal bu yüzden köşesini kaybetti.
“Seni başkan yaptırmayacağız.” sözü üzerine Erdoğan, “Kürt sorunu yoktur.” demeye başladı. Seçimi kaybedince yıllardır engellediği askere operasyon emri verdi. Buradan geriye dönüp bakınca, İmralı zabıtlarına niçin bu kadar kızıldığı daha iyi anlaşılıyor. Çünkü orada PKK'nın isteklerini elde etmesi karşılığında Öcalan şu sözü veriyordu: “Biz Tayyip Bey'in başkanlığını destekleriz. AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz.”
PKK'nın zayıflamayıp eleman, silah ve etkinlik açısından güçlendiği; çözümün şartı olan silahlı militanların ülkeyi terk etmesi bir yana şehirlere silah yığdığı, sokak ortasında korucu ve askerlerin infaz edildiği, KCK mahkemelerinin kurulduğu, yolların kesildiği, yerel güvenlik birimleri oluşturduğu bilinmesine rağmen Erdoğan bunlara hiç ses çıkarmıyordu. Üstelik sürecin yolunda gitmediğini söyleyenler barış karşıtı ilan ediliyordu. Şimdi Davutoğlu da Arınç da PKK'nın süreçte güçlendiğini ve olan biteni bildiklerini itiraf ediyor. O zaman şu sorunun cevabını vermeliler: Başkanlık uzlaşması bozulmasın diye mi bunlara seyirci kalındı? Şimdi tekrar hapse atmaya çalıştığınız KCK'lıları bu pazarlık yüzünden mi serbest bıraktınız? Barışa inandığınız ve ülke çıkarına gördüğünüz için mi, yoksa Öcalan'ın da desteğiyle başkan olmak için mi sürece sarıldınız? Asıl derdiniz, barış mı, başkanlık mı?