29 gazeteci hakkında açılan davada 21 ismin tahliyesinin engellenmesine hukukçular isyan etti.
Hukukçular: Adaletin kırıntısı yok
Hukukçular tahliye kararlarının ardından gece yarısı mesaisiyle gözaltı kararı verilmesine tepki gösterdiler.
Eski İstanbul Barosu Başkanı avukat Turgut Kazan: Türkiye’de yargı diye bir şeyin zerresinin kalmadığını gösteren, en çarpıcı, en tipik örnektir. Dün gece yaşanılanların hukuk içinde değerlendirilmesi düşünelemez. Birtakım çevreler ‘vay nasıl olur’ diye baktılar olaya. Bir yerler öyle bakınca yargı derhal esas duruşa geçti, insanları topladılar. Bir hukukçu bu durumu nasıl değerlendirsin? Hukuk içinde olan bir olay değil ki. Savcının itirazıyla tutuklananların durumu ayrı. Mahkeme tahliye ettikten sonra savcının itiraz hakkının olmaması gerekir. Onu bir yana bırakıyorum. Zaten bu insanlara dava açılmış. Üstüne bir de darbe soruşturması daha nasıl olabilir? Darbe soruşturması diye herkese aynı şeyi yapabilirler. Kimsenin hiçbir güvencesinin olmadığının en açık kanıtıdır bu uygulamalar.
Avukat Erdal Doğan: Ceza yargılaması hukukunun öznesi sanıktır. Burada mahkeme tahliye kararı vermişse, bu tahliye kararına ilişkin olarak itiraz etme yetkisi düzenlenmemiştir. Yani sanık aleyhine, özgürlükler aleyhine geniş bir yorumla savcı itirazda bulundu. Buna da yargı cevap vermiş oldu. Hukuki açıdan bir hatadır. Bu yönüyle daha önce HDP’li milletvekili Ferhat Encü’nün de başına geldi. Mahkemece tahliye edilmiş ve savcı ise bu tahliyeye itiraz etmişti ve tutuklanmıştı. Bu şekilde ceza yargılaması yeni garabetler doğurmaya başladı. Özgürlükler açısından da ve ceza yargılamasının güvencesi açısından da tehlikeli bir gidişata, içtihata yol açmış oluyor.
Avukat Ümit Kardaş: Bu hakikaten hukuk skandalı, garabet. O hâkim, mahkemede vicdani bir karar verdi gerçekten. Zatan dosyada, ‘terör örgütü üyeliğine’ dair hiçbir kanıt yok. Yargının üzerine belli bir güç baskı yaptı. Hukuki hiç bir yanı yok. İnsani değil. Yazık... İnsanlar mağduriyet içerisindeydiler. Ailelerinden 8 ay uzak kalmışlar, ekonomik çöküntü içindeler. Tahliye sevinç yaşattı. Fakat kursaklarında kaldı. Tabii inşallah tutuklanmazlar ama umutlu değilim. 45 yıllık bir hukukçu olarak çok üzüldüm. Hukuk güvenliği ortadan kalkmış durumda. Hiç kimsenin hukuka ve yargıya güveni yok. Cem Küçük aslında suç işliyor. Ne hakla bir hâkimi hedef gösteriyor. Böyle bir şey olabilir mi? Söylediği sözler suç ama büyük bir cesaretle söylüyor. Onun tepkisinden sonra bu gelişmeler yaşanıyor, korkunç bir durum.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi 21 gazeteciyi tahliye etmişti:
Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Oğuz Usluer, Ali Akkuş, Atilla Taş, Cihan Acar, Abdullah Kılıç, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Seyid Kılıç ve Yetkin Yıldız ile birlikte savcının tahliye talebinde bulunmadığı Ahmet Memiş, Bayram Kaya, Cemal Azmi Kalyoncu, Cuma Ulus, Habib Güler, Halil İbrahim Balta, Hanım Büşra Erdal ve Muhammed Said Kuloğlu