Türkiye kritik bir süreçten geçiyor. Gerçi Türkiye sürekli bir kritik süreçte; ama bu kez gerçekten farklı. Yaşananlar baş döndürücü.. En son Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast iddiası gündemde. 2 muazzaf subay Arınç’ın evinin etrafında yakalandı. İddialar ciddi ve vahim.. Doğruluğu kesinleşmemiş olabilir ama kulak ardı edilmemesi de gerekli.
Gernelkurmay Başkanlığı iddiaları yalanladı ama bu kamuoyunu pek tatmin etmedi. İkna etmesi gereken bu açıklama aksine kafalardaki soruları daha da arttırdı. İddialar çok ve sorular havada uçuşuyor.
Biri Albay diğeri binbaşı olan subaylar elbet suikastçi olmayabilir: ama ellerindeki adres kağıdı ve 20 gündür Arınç’ın evinin çevresinde dolaşmaları peki nasıl izah edilebilir ki?
Üstüne üstün subaylardan biri yakalanacağını anlayınca elindeki adres yazılı not kağıdını yutmaya çalışıyor.
Genelkurmay ‘bilgi sızdırdığından şüphe edilen bir subayı takip ediyorlardı’ diyor. Eski adı özel harp dairesi olan şimdilerin Genelkurmay Seferberlik Tetkik Başkanlığı’na bağlı bu iki subay mı takibi yapmalı yoksa Genelkurmay İstihbarata Karşı Koyma ve Güvenlik Daire Başkanlığı mı?
Demem o ki 2 subay görev alanları dışında bir yerde ve bir iş üzerindeler. Genelkurmay’ın dediği gibi olsa bu takip ve izlemeyi İstihbarat birimi yapmalıydı.
Peki subayların ajandalarındaki bilgilere ne demeli? Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin’in evinin krokisinin yer aldığı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün şahsi bilgilerinin not edildiği ajandadan bahsediyorum.. Ajandanın subayların evlerinde yapılan aramalarda çıktığı belirtiliyor.
Manzara hiç iç acıcı değil; Genelkurmay’ın açıklaması da durumu değiştirmiyor. Yarın birileri Çukur ambar ve çevresinde bir subayın oturmadığını ortaya koyarsa ne denilecek?
Bu olay burada kalmayacak ilgili adli birimler soruşturmalarını yürütüyor. Yarın ve ilerleyen zamanlarda birilerinin ısrarla sulandırmaya çalıştıkları bu olayla ilgili çok daha net bilgilere ulaşılacak. Vahim olayı görmezden gelenler, o zaman da gerçekleri göremeyecek ama esas olan zaten kamu vicdanıdır.
Ve gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır