"Evet bu öyle İlâhî bir vaaddir ki, onu bugün önümüzde sahradan hesapsızca fışkıran ve gün be gün delice fiyatı yükselen petrolde, sonra da bu sahraların gizlediği altın, demir ve uranyum depolarında, benzeri zengin kaynaklarda ve bunlardan temin edilen bollukta tahakkuk etmiş olarak görüyoruz. "
Safvet Senih | samanyoluhaber.com
Allah Zengin Kılacak
“Ey iman edenler! Müşrikler bir pislikten ibarettir. Onun için, bu yıldan sonra Mescid-i Harama (Ka’be) yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan endişe ederseniz, Allah dilerse, sizi lütfundan zenginleştirir... Çünkü Allah her şeyi bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi 28)
Tevbe Suresinin Mekke müşrik putperestleri hakkında bir ültimatom hükmündeki bu âyeti, onları kesinlikle Mescid-i Haram’a yaklaşmaktan men edince, bazı kalplerde geçim korkusu, fakirlik endişesi doğdu. Çünkü Mekke ekinsiz bir vâdide bulunduğundan geçiminin mühim kısmı hac mevsiminde Kabe’ye gelen ziyaretçilerle sağlanıyordu. Onun için, yine Tevbe Suresinin 28. âyetinin devamında bütün istikbâli içine alan şöyle bir müjde verildi. “Müşrikler bu senelerinden sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer fakirlik ve ihtiyaçtan korkarsanız Allah fazlından sizi zenginleştirecek inşaallah”
Hakikaten bu âyetin nâzil olduğu seneden itibaren hayır ve bereket artırmaya başlamış. Tebale ve Cüreş ahalisi gibi çokları Müslüman olmuş, Mekke’ye eskisinden daha çok geçim imkânları sevk olunmuştur. Sonra da İslamî fetihlerle bu imkânlar daha da genişlemiştir.
Evet bu öyle İlâhî bir vaaddir ki, onu bugün önümüzde sahradan hesapsızca fışkıran ve gün be gün delice fiyatı yükselen petrolde, sonra da bu sahraların gizlediği altın, demir ve uranyum depolarında, benzeri zengin kaynaklarda ve bunlardan temin edilen bollukta tahakkuk etmiş olarak görüyoruz.
Alan da veren de Allah’tır:
“De ki: Ey mülk ve hâkimiyet sâhibi Allah'ım!. Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden onu çeker alırsın. Dilediğini aziz, dilediğini zelil kılarsın. Her türlü hayır yalnız Senin elindedir. Sen elbette her şeye kadirsin. Geceyi gündüze katarsın, gündüzü geceye katarsın. Ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın. Sen dilediğin kimseye sayısız rızıklar verirsin.” (Âl-i İmran Suresi, 26-27)
Bütün düşmanları toplanıp Peygamberimiz (S.A.V.) üzerine gelmeye kalkışınca Efendimiz (S.A.V.) de onlara karşı Medine etrafında bir hendek kazdırmak için harekete geçip, hendeği sınırlayarak krokisini çizdirmişti. Medine ahalisinden her on kişiye 40 zira’ kesip taksim etmişti. Amr İbn-i Mukrin ve Ensardan altı kişi, bir 40 arşında çalışıyorlardı. Kazarlarken hendeğin ortasında Allah tarafından gayet büyük dağ gibi bir kaya zuhur etti. Demir külünkler kırıldı, çok çalıştılar taşı kıramadılar, pek az bir şey koparabildiler. Selman-ı Fârisiye: - Çık Resulullah’a (S.A.V.) haber ver, emrini telakki et gel, dediler. Selman çıktı Resulullah bir çadır kurmuş içinde idi, vakayı arz etti. Resulullah (S.A.V.) Selamn’la beraber hendeğe indi. Diğer dokuz kişi de hendeğin kenarında idiler. Resulullah (S.A.V.) Selman’dan külüngü aldı, taşa bir darbe vurdu, çatlattı. Taştan öyle bir şimşek çıktı ki, karanlık bir odada bir kandil gibi etrafı aydınlattı. Resulullah (S.A.V.) bir fetih tekbiri aldı. Bütün Müslümanlar da tekbir aldılar. İkinci bir darbe daha vurdu öyle bir şimşek daha çıktı. Yine öyle tekbir aldılar. Üçüncü bir darbe daha vurdu taşı parçaladı ve bir şimşek daha çıktı. Ayni şekilde bir tekbir daha aldılar. Sonra Selman’ın elini tutup hendekten çıktı. Selman: - Sana, anam babam feda olsun Yâ Resulullah hiç görmediğin bir şey gördüm, dedi. Resulullah (S.A.V.) cemaate iltifât ile: - Selman ne söylüyor, gördünüz mü? Buyurdu. – Evet, yâ Resulullah, dediler. – İlk darbeyi vurdum. Bana gördüğünüz bir şimşek çaktı. Bundan bana Hıyre’nin ve Medâin-i Kisrâ’nın köşkleri aydınlandı. Cebrail Aleyhisselam da bana haber verdi ki, ümmetim bunlara muhakkak galebe edecek, sonra ikinci darbeyi vurdum, gördüğünüz şimşek çaktı. Bundan da bana Arz-ı Rum’un kırmızı köşkleri aydınlandı. Cebrail de bana haber verdi ki, ümmetim bunlara muhakkak galebe edecektir. Sonra üçüncü darbeyi vurdum, gördüğünüz şimşek çaktı, bundan da bana Sana’nın sarayları aydınlandı. Cebrail de haber verdi ki, ümmetim bunlara muhakkak galebe edecektir, müjdeler olsun, buyurdu.
Bunun üzerine Müslümanlar pek sevindiler, münafıklar da alay edip “Ne acayipsiniz, korkunuzdan hendek kazıyorsunuz bir de kalkmış nerelerin fethedileceğinden bahsediyorsunuz?” diyorlardı. Ama bunun üzerine işte bu âyet nâzil oldu. Zamanı gelince de Efendimiz (S.A.V.) verdiği müjdelerin hepsi de gerçekleşti...