Türk Milli Takımı'nın son günlerde aldığı başarısız sonuçlar ve oynadığı futbol beğenilmezken; taraftar ve köşe yazarlarından farklı yorumlar gelmeye devam ediyor. Samanyoluhaber.com yazarlarından Berhem Kılıç bugünkü köşe yazısında 'Fatih Terim'e küçük bir soru!' başlıklı yazısında Terim'e "Başarıda sahada ‘ben vardım’ diyen siz Milli Takımın bugünkü başarısızlığında neden sahada yok?" diye sorarak cevaplanması gereken sorular olduğunun altını çizdi.
İşte Kılıç'ın o yazısı:
Brezilya güzel oyundan çok özel kesitler sunarak Türkiye’yi 4-0 mağlup etti. Maçtan sonra Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, ‘Bu tip maçlar milat olur ve bize gerçekleri ifade ederse, yapacağımız programlarda, projelerimizde önemli bir veri olur” dedi. Biraz karışık bir cümle ama ben anladım. Sonra da kendi oyuncularını isim vermeden Neymar üzerinden eleştirdi: “Dakika 90, Brezilya 4-0 galip ve Neymar hala top istiyor. Taffarel ve Dunga ile konuştum, onlar antrenmanda da aynı futbolu oynadığını söylüyor. 'Yarın antrenmanda yine bu Neymar olacak' diyor. Alacağımız örnek şeyler bunlar olmalı. İzlanda maçı sonrası televizyon röportajında, 'bir sürü yıldızımız var' denmişti. İşte yıldızlar topluluğu burada”. Ve konuşmasının devamında da rakip takımın oyuncularını alkışlayan ama bunun yanında kendi oyuncusunu yuhalayan taraftarları eleştirdi. Hepsi bu kadar. İşin kendisine bakan yönüyle ilgili yani maçtaki taktiği, ilk onbir tercihi, oyuncuları psikolojik olarak müsabakaya hazırlayıp hazırlayamadığı, maç içindeki değişiklikleri hakkında ise hiç konuşmadı.
Tam da bu noktada aklıma küçük bir soru geldi: Sevgili hocam; 20 Haziran 2008’de Viyana’daki Ernst Happel Stadı’nda oynanan, uzatmaları 1-1 biten ve penaltılarla kazandığımız Hırvatistan maçını çok iyi hatırlarsınız. 51 bin 428 seyircinin izlediği, tribünlerin 4’te 3’ünü rakip takım taraftarının doldurduğu maçı. 118. dakikada gol yediğimiz, İtalyan hakem Roberto Rosetti’nin 2 dakika uzattığı ve uzatmanın son anlarında kalecimiz Rüştü’nün uzun degajı, Hırvat 18’inde bulunan Emre Aşık’ın topu kafa ile aşırtması ve Semih’in inanılmaz vuruşuyla 1-1 biten maçı. Şimdilerde Beşiktaş’ı çalıştıran Slaven Bilic’in 1-1’den sonra İtalyan hakeme isyan ettiği ve penaltı atışlarıyla Hırvatları eleyerek Avrupa’nın ilk 4 takımından biri olmayı başardığımız maçı. Tarihi karşılaşmanın ardından basın toplantısında Hırvat hoca Bilic, ‘Türk milli takımında futbolcuları tamam, teknik direktörü tamam, seyircisi tamam ama bugün sahada futbolla izah edemeyeceğim başka bir şey vardı’ açıklamasını yaptı. Sonra siz geldiniz toplantı odasına ve size Bilic’in bu sözü söylendi bir gazeteci arkadaşımız tarafından. Aynı arkadaşımız ardından şu soruyu da sordu: ‘Bugün sahada kim vardı?’. Siz de şöyle cevap verdiniz: ‘Ben vardım’. Zira sizin ifadenize göre Emre Aşık’a ileri gitmesini, Rüştü’ye uzun degaj yapmasını söyleyendiniz. Hatta hiç yeri yokken ‘Orada 32 takım var, burada elit 16 takım’ diyerek Avrupa Şampiyonası’nda yarı finale kalmak Dünya Kupası’nda üçüncü olmaktan daha önemlidir bile dediniz ki o ayrı bir konu. Uzatmayayım; kısaca sorum şu hocam: Başarıda sahada ‘ben vardım’ diyen siz Milli Takımın bugünkü başarısızlığında neden sahada yok? Neden başarısızlıkta oyuncuları suçluyorsunuz? Aynı suçlamaları İsviçre’ye 2-0 yenildiğimiz baraj maçından sonra da yaptınız, İzlanda’ya 3-0 yenildikten sonra da.
2002’ye gidersek. O kupada Fransa ve Arjantin ilk turda elendi hocam. 32 takım vardı. Çünkü Dünya oradaydı. Meslektaşınız Şenol Güneş ise kupadan sonra şunları söylemişti: “Bugün sahada dünya üçüncüsü olduk. Ama ne teknik direktör ne de futbol alt yapımızla, ne yönetimlerimizle, ne kulüp yapımızla, ne statlarımızla, ne taraftarlarımızla, ne de medyamızla dünya üçüncüsü değiliz”. Sürekli başarı için skorların değil, düşünce devriminin önemli olduğunu da anlatmıştı. 2002’de iki maçta da Brezilya’ya zor anlar yaşatan bir takımımız vardı Fatih hocam.
Hasılı; yıllar sonra bu kadar çaresiz bir milli takımı bizlere izlettirmenizin savunması; sahadaki oyuncuları, tribünlerdeki taraftarları suçlamak olmamalıydı.
SAMANYOLUHABER.COM