Davutoğlu ve Sabahattin Zaim arasında geçen ilginç konuşma

Davutoğlu ve Sabahattin Zaim arasında geçen ilginç konuşma
14 Aralık 2014'te medyaya yönelik gerçekleştirilen operasyonda hukuksuz bir şekilde tutuklanan ve 311 gündür Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, yaşadıklarını anlatan bir kitap yazdı.

Bir dizi senaryosundan terör örgütü çıkarılarak tutuklanan ve daha sonra hakkında tahliye kararı verilmesine rağmen bir esir gibi 311 gündür Silivri Cezaevi'nde tutulan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, cezaevinde bir kitap kaleme aldı. 

Karaca, yaşadığı hukuksuzlukları bu kitapta gözler önüne serdi. Karaca, "Bir Dizi Film Vatan Çamlıca Silivri" adlı kitabının bir bölümünde Cemil Çiçek, Fehmi Koru ve İskender Pala'nın Hizmet Hareketi hakkında yaptı açıklamaları hatırlattı ve bu açıklamalardan onlar adına üzüldüğünü anlattı. Özellikle Fehmi Koru'nun Hizmet Hareketi’ni çok iyi tanıdığını ve Hizmet Hareketi içerisinde onlarca dostunun olduğunu söyleyen Karaca "Nasıl olmuş da hakikati hiç anlayamamış. Hayret ki ne hayret…" dedi. Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Karaca ayrıca Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun siyasete danışman olarak gireceği  dönemde hocası Sabahattin Zaim'in Davutoğlu hakkında sarf ettiği sözleri paylaştı.


İŞTE KİTAPTAKİ O BÖLÜMLER

Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in Habertürk gazetesinde “paralel yapı tehlikesinden ilk bahseden kişiyim” açıklamasını okuyorum. Nedense hiç yadırgamadım. Açık bir delil, somut bir olay arıyorum yok. Boş bir iddiadan ileriye gidememiş. Ama algı operasyonları için kullanışlı bir cümle. Sayın Çiçek, gün gelecek bu sözlerinden dolayı mahcup olacak, belki de utanacak…

Fehmi Koru da yazmış; “Yanlış anlaşılmasın sözüm cemaate.” diyor. Halbuki Sayın Koru Hizmet Hareketi’ni çok iyi tanır, bilir, onlarca dostu vardır orada. Nasıl olmuş da hakikati hiç anlayamamış.
Hayret ki ne hayret… İskender Pala da bir röportaj vermiş. Ona da çok üzüldüm. “Cemaat kaybetti, özür dilensin” diyor. “Cemaat haksız, özür dilesin” deseydi bu kadar üzülmezdim…Yanlış anlaşılmasın ben onlar adına üzüldüm, kendi kıymetlerine zarar veriyorlar. (s. 142)

****

Başbakan Davutoğlu gazetecinin özgürlüğünü, “Sabah çıktığı evine akşam dönüyorsa…” şeklinde tanımlamıştı.
Ben eve dönemedim Sayın Davutoğlu?
Hatırlar mısın, seni danışman olarak hükümete istediklerinde; hocaların hocası rahmetli Prof. Dr. Sabahattin Zaim hocamıza gitmişsin.
O vakit Zaim Hocamız, şimdi dizilerinden terör örgütü çıkartmaya çalışılan yayın grubunun Yüksek İstişare Kurulu Başkanıydı. Prof. Dr. Hayrettin Kahraman da yardımcısıydı.
Bir toplantımızda Rahmetli Hocam:

“Bizim Ahmet’i danışman almak istiyorlarmış. Bana sordu. Ben de ol ama şunları istemeyi unutma: Sana büyük elçi unvanı versinler, birde yüksek maaş talep et, bizimkiler seni yoksa dinlemezler dedim.” demişti bana.

Rahmetli Zaim Hocam bugünleri görseydi hala “bizim Ahmet” mi derdi, yoksa başka bir şey mi bilmiyorum.
Ama sizin de, “Keşke ilim adamı olarak kalsaydım da siyasete hiç bulaşmasaydım” dediğiniz günlerin geleceğinden adım gibi eminim. (s. 145-146)


21 Ekim 2015 12:02
DİĞER HABERLER