Diri diri hayattan koparılan bu çocuklara kim sahip çıkar?

Eline verilen bombanın patlaması sonucu parmaklarını kaybeden on yaşındaki A.B. PKK’dan davacı oldu. Doğrusu otuz yıllık terör ağacının köküne kibrit suyu dökmenin adı bu olsa gerek. Aslında Kürt vatandaşlarımızın terör örgütüne karşı duruşunun da sembolü olacak bu davranış takdire şayan bir duruş. Prof. Sedat Laçiner’in altını çizdiği gibi PKK, çocuk askerlerden oluşan bir terör örgütü. ABD Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Raporu ‘çocuk askerler’ bölümünde PKK’daki çocukların oranını yüzde otuz sekiz olarak gösteriyor. MEB’in seçmeli ders olarak koyduğu Kürtçe tercihini yapan altı bin öğrencinin PKK’nın baskısıyla Kürtçe ders almaktan vaz geçtiğini de göz önüne alırsak, sanırım terör örgütü taban kaybını önlemek için elinden geleni ardına koymuyor. Ancak bu girişimlerin çok da taban bulamayacağının habercisi olarak görmekte fayda var. PKK, büyükleri dağda tutamadığı gibi dağa çıkmaya da ikna edemeyince resmen sübyancılığa soyunmuş durumda. Hatta ikna edemediği 11-15 yaşındaki çocukları zorla dağa kaldırdığı yine resmi Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Merkezi (UTSAM) raporlarına girmiş durumda. PKK’nın son yıllarda doğuda okul ve yurtlara saldırmasının nedeni de böylece açığa çıkmış durumda. Çünkü PKK, taban bulmak ve dağa adam toplamayı zorla ve baskıyla sağlıyor. İlginç olan ise terör örgütü PKK’nın dağ kadrosunun 1 numaralı ismi Murat Karayılan, 15 Şubat’ta 2012'de ANF ajansına yaptığı açıklamada PKK’nın çocukları örgüt kadrosuna kattığı iddialarını reddediyor. Ama eldeki veriler ve bölgede görev yapan yetkililerin açıklamaları bu iddiaları ortadan kaldıracak seviyede. Batman Valisi Ahmet Turhan ise:” Karayılan yalan söylüyor. PKK terör örgütü, şimdi 13-14 yaşındaki çocukları kandırıp götürüyor. Hukukumuzda 18 yaşından küçükler, çocuktur. Liseli çocukların heyecanlarından faydalanıyor. Önce sokak eylemlerinde taş, sonra molotof attırıyor. Sonraki aşamada çocuk yüzüne maske takıyor. Legal görünümlü dernek ve kuruluşlarda dağa hazırlama dersleri veriliyor. Son iki yılda liselerden 15-20 çocuk dağa götürüldü. Ellerine silah veriliyor. Örgüt, acımasızlığını bu çocuklar üzerinde gösteriyor. Bu çocukların cenazelerini kullanıyor, ailelerinin ve arkadaşlarının acısını, tepkisini kullanıyor.” açıklamalarında bulunuyor. Batman Emniyet Müdürü Hasan Ali Okan ise bu konuda: ‘PKK, ailelerin çok çocuklu, ilgisiz, yoksul olmasından, gelecek umudu bulunmayışından faydalanıyor. Şehirlerde örgüte katmak için psikolojik alt yapı hazırlıyorlar. Biz de buna karşılık çocuk eylemcileri nezarethaneye almıyoruz. Çünkü bir kez gözaltına alındığında çocuğa “Polis artık seni biliyor” diyorlar. Polisten kötü muamele gördüğünde örgüte gitmesi daha kolay oluyor.(Hürriyet- 19 .02. 2012)” tespitinde bulunuyor. Bu arada çocukların asker olarak savaş alanlarında kullanılması Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçu olarak tanımlanıyor. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun belirlediği verilere göre, sadece 2006’da yaklaşık 250 bin çocuk silahlı çatışmalara sokuldu ya da bu amaçla silahlı gruplara dahil edildi. CSUCS (Çocuk Asker Kullanmayı Durdurun Koalisyonu) verilerine göre PKK sistematik olarak çocukları kadrosuna katıyor. Hatta bu amaçla oluşturulmuş özel bir birliğin (Şehit Agit Çocuk Taburu) varlığından söz ediliyor. 1998’de PKK’daki çocuk sayısının 3 bini bulduğu, bunların yüzde 10’unun kız olduğu söyleniyor. Uluslararası Af Örgütü de PKK’nın 1994’ten beri çocukları çatışmalarda kullandığını rapor ediyor. Bütün bu veriler ve raporlarla ortada duran bir gerçek varken doğu ve güneydoğuda çocuklar terör canavarına yem edilmesine göz yumuluyor. Sivil toplum örgütleri ve eğitim gönüllüleri elini taşın altına koyarken hala onlara yan gözle bakılması manidar duruyor. Herkesin gözü önünde terör canavarı bir ırkın çocuklarını diri diri yok ederken gerekli tedbirler için neden sessiz kalındığı konusunda da bir çift laf eden de yok zaten ortada. Devlet operasyon yapıyor. Dağı taşı dövüyor. Peki bu çocuklar için sosyal sorumluluk ve sahiplenme adına hangi projeler var. Çocuklarını terör canavarına kaptırmak istemeyen ailelere nasıl destek veriliyor? Bu soruların cevabı sanırım müzakerecilerin önündedir. ‘Ateş düştüğü yeri yakar’ deyimiyle çocuklarına sahip çıkacak olan sanırım yine aileleri olacak. Görünen o ki! Eline verilen bombanın patlaması nedeniyle parmaklarını kaybeden on yaşındaki A.B gibi yapıp terör canavarının karşısına aileler göğsünü siper ederek bu gidişe bir dur demesiyle sonuç alınabilecek. Kürt vatandaşlarımızın yeter söz ve de öz bizimdir deyip bu işe nokta koyacaklarından eminim. İnsan cüzi iradesiyle geleceğine karar verdiğine göre bu sorumluluk birinci dereceden ailelerin koyacağı iradeye bağlı. Daha kaç çocuğumuzun hayatının kararmasını seyredebiliriz ki? El vicdan el insaf! [email protected] twitter.com/maomazhar
11 Aralık 2012 20:12
DİĞER HABERLER