ABD merkezli Freedoom House raporunda, Türkiye’de yaşananlar için, “Demokrasi krizi” tanımı yaptı
ABD kökenli düşünce kuruluşu Freedom House’un, Türkiye’deki basın özgürlüğüne ilişkin hazırladığı “Demokrasi Krizi: Türkiye’de Yolsuzluk, Medya ve Güç” raporunda, medyanın baskı altında olduğunu belirtti. Raporda, “Son yedi yıl içerisinde, hükümet, medyanın iktidar üzerinde olması gereken denetim rolünü zayıflatmak için çeşitli yöntemlerle baskı kurma taktiklerine başvurmuştur” dendi.
Freedom House, 2013 yılında Gezi Parkı eylemleri ve 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından yaşanan gelişmelerin ve basın özgürlüğüne ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı raporunu açıkladı. Raporun tanıtım toplantısına konuşmacı olarak Freedom House Başkanı David J. Kramer katıldı. Bir diğer konuşmacı dış politika uzmanı Carla Anne Robbins ise sansürün ve otosansürün gazeteciler üzerindeki olumsuz etkilerine değindi.
GAZETECİLER İŞTEN ATILDI
Hükümetin medya üzerinde kurduğu baskıya dikkat çeken rapor, bunun için şu yöntemlerin kullanıldığını sıraladı: “Başbakan’ın konuşmalarında gazetecilere gözdağı vermesinin ardından Hasan Cemal, Nuray Mert gibi gazetecilerin işlerinden atılması, Gezi Parkı eylemleri ve 17 Aralık operasyonu sonrasında yaptıkları haberler nedeniyle gazetecilerin topluca işlerinden çıkarılmaları, medya ve holding sahiplerinin aynı olması nedeniyle patronlar üzerinde ekonomik baskı oluşturulması, telefon dinlemeleri ve terör suçlamasıyla yapılan tutuklamaların, medya üzerinde baskı unsuru olarak kullanıldığı belirtiliyor.”
Raporda şu değerlendirmeye yer verildi: “Türkiye’de medyayı sindirme ve sansürleme girişimleri de dahil olmak üzere Türkiye’nin demokratik kurumlarının kasıtlı bir şekilde zayıflatılması, hem ABD hem de Avrupa Birliği için derin bir endişe kaynağı olmalıdır. AKP’de parti-içi koalisyon daha kırılgan hale geldikçe, Erdoğan medya üzerindeki ağırlığını kamu ahlakı ve din konularını öne çıkarıp hükümetin hesap verebilirliği hakkındaki kamuoyu tartışmasını susturmak için kullanmıştır. Sonuç ise giderek daha da kutuplaşan siyasi bir ortam ve toplum olmuştur.’’
TEHDİTLER DURMALI
Raporda, basın özgürlüğünün sağlanması için Türkiye’ye şu önerilerde bulunuldu: “Gazetecilere yönelik tehditlerin durdurulması gerekmektedir. Onlarca gazetecinin hapse atılmasına yol açan ceza kanunu kapsamındaki hakaret suçu, geniş tanımlanmış terörle mücadele suçları ve suç örgütü yasalarının kaldırılması gerekiyor. Medya kuruluşu sahiplerinin haberleri çarpıtarak hükümete yaranmasına yönelik teşviklerin azaltılması için ihale uygulamalarında Avrupa ve uluslararası standartlarla uyum sağlanması, Türkiye’de medya kuruluşlarının sahipleri, şayet Türkiye vatandaşlarının güvenini geri kazanmak istiyorlarsa, ihale uygulamalarında değişiklik yapılmasını kendileri destekleyerek taahhütlerde bulunmalıdırlar. AKP vatandaşlarını yabancılaştırdığını fark etmeli. İfade özgürlüğünü tehdit eden yasalarda düzenleme yapılmalı.”
AB VE ABD’YE ÇAĞRI
Rapor, Türkiye’de demokrasinin gelişmesi için AB ve ABD’ye de şu çağrıda bulundu: “AB’nin Temel hak ve özgürlükleri düzenleyen 23. ve 24. Fasılları açması, vizesiz seyahatin başlaması, ABD’de ise şimdiye kadar sessiz kalmayı tercih eden üst düzey yetkililerin özellikle Obama’nın konuşarak net bir politika izlemeye başlaması.”