Samanyoluhaber.com yazarı M. Ertuğrul İncekul'un yazısı
M.ERTUĞRUL İNCEKUL
Dünya her insanın ihtiyacını karşılamaya yetecek kadarını sağlar, ama herkesin açgözlülüğünü değil. Mahatma Gandhi
2 Temmuz Pazar günü Amerika merkezli Respect Graduate School bünyesinde Çevre Divanı düzenlendi. İlk Divan, Küresel Göç ve Sorumluluklar olarak 30 Nisan 2023'de düzenlenmişti. Divan “İklim Krizi ve Çevre Sorunları Karşısında Genelde Bütün İslami Camiaların, Özelde de Hizmet Mensuplarının Sorumlulukları” başlığında ele alındı. Çevrenin korunmasının temel kaynaklarımızdaki karşılığı nedir? Bir Hizmet Hareketi temel değeri olarak çevreyi korumak, ne tür aksiyonları ortaya çıkarmalıdır? Hizmet’in eğitim, rehberlik, dayanışma, diyalog, insani yardım ve yayıncılık gibi Temel Değerler açıklamasında “Bu değerler nasıl hayata geçiriliyor?” başlığı altında sıralanan altı aksiyon alanında bu değerlerin yansıması nasıl olmalıdır? Gibi sorulara birlikte cevaplar arandı.
Çevre Divan’ında ana sunumunu ilim adamı Prof. Dr. Mehmet Özalp yaptı. Özalp’in makalesine fikir insanları, Prof. Dr. Ferah Armutçu ve Dr. İsmail Mesut Sezgin mukabelede bulundular. Organize Heyeti adına Prof. Dr. Züleyha Mary Fikret açılış konuşması yaptı. Divan Koordinatörlüğünü Emine Eser ve moderatörlüğü Ercüment Said gerçekleştirdi. Beyza Nur Uğur, Meryem Köken, Abdurrahman Can tarafından hazırlanan sonuç bildirgesi okundu. Ahmet Deniz tarafından hazırlanan kahoot programa renk kattı. Dr. Kerim Balcı'nın kapanış konuşması ile program son buldu. Hava kirliliği, su, toprak, ses, görüntü, ışık kirliliği, atık kirliliği, küresel ısınma, iklim değişikliği gibi ana başlıklardan oluşan video ve sunumlar Meryem Köken ve Ayşenur Şen tarafından sunuldu.
Divanda konuşulan bazı konuları şöyle özetleyebilirim; Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 785 milyon insan temiz suya ulaşamıyor. Hastalıkların % 80 sebebi, temiz su kaynağına ulaşım zorluğu ve altyapı eksikliği yüzünden. BM raporuna göre, her yıl 12 milyon hektar çölleşme ve kuraklık nedeniyle kayboluyor. Savaşlardan sonra en büyük göç sebebi, kuraklık ve çölleşme. 2018’de aşırı sıcaklar ve küresel ısınma, 296 bin kişinin erken ölümüne sebep oldu.
Enerji kullanımı, bisiklet kullanımına teşvik, israf, yardım derneklerinin ekoloji konusunda yapacağı eğitim programları, doğal ürünlerin kullanımına teşvik, ikinci el kullanımı, plastik yerine çözünebilir maddeler kullanımı, medya ve sosyal medyanın çevre hakkında yapacağı farkındalık çalışmaları, sürdürülebilir tarım ve organik ürünler, evlerin ısı yalıtımı, bu konuda çıkarılacak yasalar, ağaç dikimi, Peygamberimizin “ağaçları yakmayınız, hayvanlara dokunmayınız, servetleri heder etmeyiniz!” ihtarları, karbon salımı azaltımı, çevreye zararın minimize edilmesi, çevre ve insan konulu belgesel ve filmler, sergiler ve doğa kampları gibi pek çok konuda insiyatif alıp, eyleme geçilebilir.
Çevre ve insan iç içe iki bütün aslında. Çevre, yeryüzü küçüldüğünde insan, insan büyük resimde ele alındığında yeryüzü demek bir anlamda. Kendi bedenine saygısı olmayanın, çevreye de saygısı ve hassasiyeti olamaz. İnsana yeryüzüne ait yüklenen sorumluluk ve temsilcilik ağır bir sorumluluk. Adaletli ve merhametli olmak ve çevremizi korumak, güzelleştirmek misyonumuz var. Mikro dünyamızın, makro dünyaya tesiri ve iç içe geçmişlik eko düzeni oluşturuyor. İnsan varlığa hizmet ettikçe kıymetli, esmanın aynası oldukça değerli. Varlık ise ekosistemde bir değerler bütününün parçası ve insana hizmet ettikçe gayesine uygun değer buluyor.
İnsan ise çok paradokslar içeren bir varlık. Yeryüzüne temsilci ve vekil olarak gönderilen insanoğlu ise bu misyonun farkında mı acaba? Ne kadar varlığa vefalı olabildik? Dev bir ekosistem bizim umarsızlığımıza, cehaletimize, israf ve tahriplerimize hizmet etmek için gönderilmiş olabilir mi? Bu sorulara cevaplar bulmalıyız...
Prof. Mehmet Özalp sunumunda; Müslümanların zihin haritasındaki bazı paradigmaları yıkması gerektiğini söyledi. Çevre konusunda Uluslararası ve güçlü bir think tank kuruluşunun ve medya organlarının önemine dikkat çekti. Müslümanlar dünyada en çok petrol üretilen ülkelerde yaşıyorlar ve çevreye karşı bir o kadar sorumlular ama çevre ile ilgili dev kuruluşlar hep Batı ülkelerinde kuruluyor. Bu alanda Müslümanların yaptığı ilmi çalışmalar da yetersiz. Din adamlarının ekserisin de birkaç ayet okumaktan, ezbere sözlerden öte çevre ve sorumluluk konusunda bir şeyler söyleyemiyorlar. Varoluşsal bir problem var. Çevreyi korumak fıkhi açıdan tekrar ele alınmalı ve farz mı, vacip mi, hatta farz-ı ayn mı, Farz-ı kifaye mi? Hepsi ele alınmalı. Bana göre çevrenin korunması hem farz-ı ayn ve farz-ı kifayedir" dedi. Bu bağlamda Mark Baker'in “Çevre konusunda sorumluluk almak neden İslam'da farz olmalı” başlıklı yazısına bakılabilir. Ayrıca Özalp, çevre meselesinin ekonomik bir paket olarak ele alınmasına dikkat çekti.
Ontolojik olarak insan ve çevre bağlamı da çok önemli. Temel kaynaklarda, Risale-i Nur veya Gülen'in eserlerinde varlık, insan, kâinat, Allah ilişkileri ve vurguları çok kapsayıcı, çok hayatidir. Üzerinde yeni bir bakışla ve nazarla çok makaleler yazılabilir. İnsan varlık için, varlık insan için şuurunda bir okuma yapmak gerekiyor. İnekler yedikleri ile süt veriyor, tavuklar yumurta, arılar bal yapıyor ama insan yediklerini atık olarak doğaya bırakıyor. Aslında insan aklının, kabiliyet ve donanımının hakkını vererek varlığı, çevreyi korumuyor ve katma değerde bulunmuyorsa sadece insan olmak yeterli değil. Allah’ın yeryüzünde temsilcisi, vekili olmak büyük bir mesuliyet yüklüyor biz ademoğullarına.
Çevre bilinci kazandırma adına, Prof. Zafer Ayvaz'ın 1991 yılında yayın hayatına başladığı Ekoloji Dergisi önemli bir boşluğu doldurmuştu. İngilizceye de çevrilebilse çok daha geniş kitlelere ulaşmış olurdu. Ama bu çalışma haricinde elle tutulur yayıncılık yapılamadı. Fatih Koleji'nin öncülük ettiği Uluslararası Ekoloji Olimpiyatları da önemli işlere imza attı. Geçen günlerde düzenlenen Uluslararası Greenwich Olimpiyatları'nda dereceye giren projelerde, karbon ayak izinin azaltılması, yazar kasa fişlerindeki büyük tehlike, petrol atıklarının ayrıştırılması gibi konular ele alındı ve yeniden bu projeler için adımlar atılmaya başlandı.
Nordik ülkelerinde çevre bilincinden örnek veren müzakereciler oldu. Ekoloji kampları, çevre dersleri, atık maddelerin ayrıştırılması, çöp toplama ve çevre temizliği gibi konular iyi bir eğitim planlaması ile ele alınıyor. Çöp politikaları gibi konular kanun olarak çıkarılıyor. Avusturalya'da plastik torba ve tabak kullanımının yasaklandığı söylendi.
Laudato si', Papa Francis'in ikinci kitabı da Divan'da geçen temalardandı. Çevre bilinci adına 2015’de bir genelge yayınlamıştır. "Ortak evimizin bakımı üzerine" alt başlığına sahiptir. İnsanlığa yaptığı çağrıda, Papa, tüketiciliği ve sorumsuz gelişmeyi eleştiriyor, çevresel bozulma ve küresel ısınmadan yakınıyor ve tüm dünyadaki insanları "hızlı ve topyekün küresel eylem" yapmaya çağırıyor. Yaşananları Nuh Tufanı'na benzetiyor. Bir taraftan da bugünlerde Fransa ve çevre ülkelerde yaşanan iç isyanlar, çevreyi yakıp yıkmak, doğayı tahrip etmek İslami ve insani değildir. Devletlerin ayrıştırıcı söylemi, eylemi yanlıştır, cana kıymak yanlıştır ama verilen tepkiler de insani ve İslami çizgide olmadıktan sonra haklı iken haksız duruma düşmek kaçınılmazdır.
Antroposen çağı, insanoğlunun Dünya'ya olan etkisinin en üst düzeylere çıktığı Sanayi Devrimi’nden bugüne olan süreç ve devam edecek bu duruma İnsan Çağı da denen döneme verilen isim. Ve insanın gücü artık jeolojiyi bile tehdit eder hale geldi. Artık tüm yeryüzüne etki eden, doğasını değiştiren bir insanlıktan bahsediyoruz. Yeryüzü mirasçısı olmak bizlere nispi ve subjektif mesuliyetler yüklüyor. Bunun şuurunda olarak yeni gayretler, fikir sancıları ve insanlık projeleri içinde yer almak sorumluluğu içerisindeyiz. İnsan ve doğa arasındaki bağı koparmamak mutluluğun ilk koşullarından biridir, diyor Tolstoy. Ama görüyoruz ki, dindar olmayan insanların çevre sorumluluğu daha çok görünüyor. İnsanlığın mutluluğu ve geleceği, varlık ve evren içerisinde yeniden bağları oluşturacak, bozulan sistemleri kuracak insanlık sevdalısı dimağlara emanet.
İklim değişikliğinden en az sorumlu olanlar bundan en çok etkilenenlerdir.
Vandana Shiva