Türk halk müziğinin usta ismi Erdal Erzincan, Nisan ayındaki referandum öncesi yaptığı 'Hayır' türküsü nedeniyle TRT'nin kendisine yasak koyduğunu, tepkiler üzerine de kaldırdığını belirterek, "Şimdi ben yasak koydum tabii. Programlarına çıkmıyorum" açıklamasını yaptı.
TRT’nin sanatçılara yönelik ambargosu bu kez ters tepti. Halk müziği sanatçısı Erdal Erzincan, 16 Nisan’da gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı Sistemi Referandumu süresince yaptığı ‘Hayır’ türküsü nedeniyle TRT’de yasaklanmıştı. Erzincan, ‘Hayır’ türküsünü sosyal medyada yayınladığını belirterek, “Program yapımcısı bunun üzerine getirilen böyle bir yasaktan bahsetti, beni programa alamayacağını söyledi. Ben de sosyal medyadan duyurdum. Gelen yoğun tepkiye karşı TRT yasağı geri çekti. Şimdi ben yasak koydum tabii. Programlarına çıkmıyorum. Bence şimdi mikrofonu TRT’ye uzatırsanız daha güzel olur” dedi.
‘BEDEL ÖDEMEYE DEVAM EDECEĞİM’
Sazın sanatçıya emrettiği gibi durduğu için bu yasağın kendisine getirildiğini anlatan Erzincan, “Sazın işaret ettiği yerlerde olmaya çalışıyorum. Bu da birilerini rahatsız ediyor. ‘Duruş’ diye bir şey var. Bir yerlerde duran, yıllar sonra tekrar aynı yerde aynı şekilde kendisini muhafaza eden insanlara karşı benim çok büyük saygım, hürmetim var. Bu duruş öyle kolay olmuyor. Bedel ödenerek oluyor. Bedel ödemek lazım ama bu bedeli geçmişe dönük baktığımızda hep canıyla ödeyenler var. Bunun değişmesini istiyorum. Bunun değişmesi, bu bedelin bölüşülmesi lazım. Yani kimse canıyla ödememeli. Ben her yerde, her zaman bunu özellikle vurgulamaya çalışıyorum. Böyle düşündüğünüzde ben kendi payıma düşen bedeli ödediğimi düşünüyorum. Ödemeye de devam edeceğim. Bunu ödeyenlerin sayısı ne kadar çoğalırsa sağlıklı siyaset de o yönde o kadar düzelir” ifadelerini kullandı.
‘MÜZİK BİR ANAHTAR’
Kadınların sanatla uğraşmalarına büyük önem verdiğini, buna önem verilmesi halinde Türkiye’nin ileriye doğru çağdaş aydınlık günleri çok daha rahat görebileceğine inandığını söyleyen Erzincan, şöyle dedi: “İnsanların bu kadar kısa zamanda böyle bir araya gelmesi müzik dışında çok büyük gayretler gerektiriyor. Elimizde müzik gibi bu kadar kolay bir anahtar var. Müzikte, doğru, güzele dair her şey var. Bir şey söylemeye gerek kalmıyor. Bizi bir araya bu kadar kolay getiriyorsa onu da korumak gerekir. Kadın, aslında tam merkezinde. Mezar başında ağıt yakan kadın orada sanatı başlatıyor aslında. O ağıtta söz, edebiyat, müzik, her şey var. Sahneye gelene kadar başka süreçten geçiyor ama doğduğu yer orası işte. Aslında ölümün üstünde sanat doğuyor. Kadınlar bizi doğru yetiştirirse hayatın her şeyini eşit bölüşürüz.”