Gültaşlı'dan 'ihanet lobisi' arayan Hükümet'e hatırlatma

Gültaşlı'dan 'ihanet lobisi' arayan Hükümet'e hatırlatma
'Mülkiyenin imamı’na imrendim Avrupa imamlığına aday olmaya karar verdim.

Yaklaşık bir senedir Hizmet hareketi ve gönül verenleri hakkında yazılan, çizilen yalan haber ve iftiraların, asılsız ve usulsüz iddiaların, baskı ve hukuksuzlukların hatti hesabı yok. Zaman Avrupa temsilcisi Selçuk Gültaşlı'nın deyişiyle "araştırmacı gazetecilikle ortaya çıkartılan" onca iftira ve yalana her geçen gün yenileri ekleniyor. Şimdilerde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın 'AB'deki ihanet lobisini deşifre etme' girişimleri konuşuluyor. Konuyla ilgili 'Avrupa imamlığına adaylığımı açıklıyorum' başlıklı bir yazı kaleme alan Gültaşlı makalesinde "Ciddi ve dişli rakipler var. En zorlusu şimdiki Avrupa Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, zaten bir tür ‘Avrupa imamı’ şimdi." diyor.

İşte Selçuk Gültaşlı'nın o yazısı:


"Haddimi aşarak adaylığımı koyuyorum. Kendisini hiç tanımam ama genç yaşına rağmen 20 yıldır ‘mülkiyenin imamı’ olduğu araştırmacı gazetecilikle ‘ortaya çıkartılan’ Mahmut Akpınar’a imrendim.

46 yaşında olduğuna göre 26 yaşında bu müşkül göreve getirilmiş ve 20 yıldır babası hatta dedesi yaşındaki valilere, kaymakamlara, emniyet amirlerine emirler yağdırıyor. 45 yaşında hiçbir şeyin ‘imamı’ olamadım diye kısa bir hayıflanmanın ardından Avrupa imamlığına aday olmaya karar verdim. 17 Aralık’tan bu yana her gün yeni bir ‘imam’ keşfeden yandaş medyanın yakında ciddi bir darboğaza düçar olacaklarını ve beni keşfedeceklerini de hissediyorum gibi.

Ciddi ve dişli rakipler var. En zorlusu şimdiki Avrupa Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, zaten bir tür ‘Avrupa imamı’ şimdi. Onu farklı kılan daha Avrupa Konseyi başkanı olmadan önce, Belçika başbakanı iken Hizmet’le irtibatlı Belçika Türk İşadamları Derneği’nin programlarına katılıp, açılış konuşmaları yapıp, üye işadamlarını övmesi. Rompuy’un Erdoğan’ın paralel tezine pek itibar etmemesini BETİAD’a bağlayamayan iktidar yanlılarının araştırmacı-gazetecilikleri arada şüphe üretmiyor değil.

Türkiye ziyareti ardından Almanya ‘imamı’ olarak tescillenen Almanya Cumhurbaşkanı Gauck bir başka donanımlı rakip. Zaman’ın Amsterdam’daki ofisini açmaya gelen dönemin Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkenende ya da Erdoğan’ın Hizmet’e yönelik nefret suçu işlediğini ilk duyuran Avrupalı olarak Liberallerin Başkanı Graham Watson, bunlardan bazıları.

Bizim de bazı avantajlarımız var. İsimlerimiz nerede kimlere nasıl fısıldanıyor, hangi ‘eski’ dostlarımız bizimle ilgili ne gayretler gösteriyor, Belçika’da siyaset yapıp “Brüksel’de paralel avcılık bizden sorulur.” deyip kimlerin nerelere, ne listeler gönderdiklerini biliyoruz. Namımız yürüyor, şartlar olgunlaşıyor. Geçen hafta az da olsa ümit veren bir gelişme de yaşandı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, AB’deki ‘ihanet lobisi’ni deşifre ederken, haliyle Brüksel’deki ‘hain paralelleri de’ isim vermeden dermeyan etti, hem de sabık Genişleme Komiseri Stefan Füle’yi şahit tutarak. Geçen pazar yandaş medyanın amiral gemisinin manşeti olmasına rağmen pek de dikkat çekmeyen bu haberde Adalet Bakanı, Füle’nin iktidarın paralelle mücadelesine ne kadar hak verdiğini açıklıyordu.

Bozdağ’ın oldukça itinasız kaleme alınan açıklamalarının zamanlaması fevkalede manidar. Birincisi, Bozdağ, 3 Ekim’de yaptığı görüşmenin (arada başka bir görüşme olduysa bakan açıklamalı) teferruatını 35 gün sonra 9 Kasım’da ilan ediyor. Tam da paralel yapı ile PKK’yı irtibatlandırma çabalarının hızlandığı bir demde. İkincisi, kendisine atıf yaptığı ama ayrıntılı açıklamasını bir ay sonraya bıraktığı Füle’nin görevi bırakmasından bir hafta geçtikten sonra bu ifadeleri kamuoyuyla paylaşıyor. Füle ve sözcüsü Brüksel’den ayrılmış, kabinesi görevi bırakmış. Haberin hakikatini tahkik hayli zorlaşmış.

Hafta başı ilgili kimseleri arıyorum ve beklediğim gibi Füle’nin artık emekli olduğunu, sözcüsünün Brüksel’den ayrılıp, dönmemek üzere tatile çıktığını, resmi bir açıklamanın şimdiki sözcülerden alınamayacağını söylüyorlar. Harikulade bir zamanlama! Fakat haberi okumuşlar ve doğru olma ihtimalini çok zayıf görüyorlar. Zayıf görüyorlar çünkü Bozdağ’ın “Kendisi de bana kendi ülkesinden komünizmden geçiş sürecinde yaşanan bir hadiseden örnek verdi, ‘Gereğini yaparım.’ dedi. Haliyle bizim mücadelemize de hak verdi.” sözlerini atfettiği Füle ile görüşmesinden 3 iş günü geçtikten sonra İlerleme Raporu’nun açıklandığını ve raporda Füle’nin Bozdağ’ı haklı gördüğünü işaret eden en ufak bir emarenin olmadığını vurguluyorlar.

Hafta içerisinde 4 kaynakla daha konuştum. Hiçbirisi Bozdağ’ın söylediklerini teyit etmedi. Hatta birisi, “Kesinlikle doğru değil. Füle, paralel devlet tezini dinlemeye niyeti olmadığını Bozdağ’a ima etti.” dedi ve ekledi: “Füle başından beri paralel teze ikna olmadı. Eğer paralel devlet varsa bile iktidarın demokrasiyi zedeleyen, hukukun üstünlüğünü göz ardı eden bu yaklaşımını tasvip etmemiz mümkün değil, başından beri bunu söylüyoruz.” Bir başkası “Eğer Füle, Bozdağ’ın iddia ettiği gibi kendisine hak vermiş olsaydı, kendisinin son raporu olan belgeye bu ifadeleri sokmaz mıydı?” sorusunu gündeme getirdi.

Daha önce Mevlüt Çavuşoğlu da Brüksel’de bizimle ilgili hoş olmayan bir tecrübe yaşamıştı. 17 Aralık’tan önce ‘beyfendi’ diye bildiğimiz nice bakan, bu sıfatlarını sadece bizim nezdimizde değil, bütün medeni dünyada 17 Aralık’tan sonra kaybettiler. Değer miydi?"

17 Kasım 2014 11:14
DİĞER HABERLER