Samanyoluhaber.com yazarı Dr. Ali Demirel cuma yazısında okuyuculardan gelen soruları cevaplıyor
DR. ALİ DEMİREL - SAMANYOLUHABER.COM
BİR SORU-BİR CEVAP
Kalbim temiz, namaz kılmasam olmaz mı?
“Namaz kılmıyorum, ama kalbimi temiz tutup çok dua ediyorum. Allah’ı çok seviyorum. Yine de günaha giriyor muyum?” Ş.K.
Allah (c.c.), kullarını dünya hayatında sayısız nimetleriyle lutuflandırmasına karşılık kendilerinden koyduğu kurallara uyarak hayat sürmesini istemiştir.
Bu kurallardan birisi -en önemlisi- kulun namaz ile Rabbine yönelmesidir ki, bu şekille insanın Allah (c.c.) ile irtibat kurması, ruhu ve nefsiyle yaratanını tazim etmesi, hayatının huzurlu ve hayırlı olmasına en derin istemle duacı olması (el-Bakara 2/153; el-A’râf 7/205) kendisine öğretilerek yerine getirmesi istenmiştir.
Durum böyle iken Yüce Allah’a inanan ve O’na gönülden bağlanmayı başarıp “Rabb” sevgisine sahip olan kişi, sevdiği varlığın kendinden istediklerini, emirlerini atlayıp görmezlikten gelerek, “Ben Allah’ımı çok seviyorum, kalbimi de temiz tutuyorum. O yüzden namaz kılmasam da olur” yaklaşımında bulunması ne kadar doğru olur?
Hem o kalbin sahibi Allah değil mi? Kalbi kim yaratmışsa, onun temizlik hükmünü de ancak O verir. Bunun için bir insanın kendini “temize çıkarması” yetmez. Üstelik temize çıkarmakla da temize çıkmış olmaz; gerçekte temiz olmalı.
İnsan ne kadar çok Rabbini seviyorsa o kadar çok O’na sevgisini göstermeli, gereğince O’ndan çekinmeli ve kendisindeki eksiklikleri, hataları azaltarak sevgilisinin sevgisini ve takdirini kazanmanın yollarını aramalıdır.
Çünkü seven kişi, bir yandan sevdiğini kırmaktan, üzmekten, mahcup duruma düşmekten daima çekinirken diğer yandan sevgisini açığa vurarak ispat eder ve sevgilisini memnun etmek için elinden geleni yapar. Bu itibarla ibadetler, kulu yaratanına yaklaştıran, sevgisini ispat eden yolların başında gelir.
Öte yandan Yüce Allah, insanları kendisine ibadet etsin diye yarattığını ilan ederek onları namaz kılmaya davet ediyor ve şöyle buyuruyor:
“Beni hatırlamak/anmak için namaz kıl.” (Tâhâ, 20/14)
“Namaz, mü’minler üzerine belli vakitlerde edâ edilmek üzere farz kılınmıştır.” (Nisa, 4/103)
Âyetlerden açıkça anlaşıldığı gibi; akıllı ve buluğ çağına ermiş her Müslüman kişi, gün içinde beş vakit namaz kılmakla mükellef/görevlidir.
Görevler yerine getirilmesi için vardır, yerine getirilmediği sürece samimiyetsizlik veya bilgisizlikten kaynaklanan itaatsizlik söz konusudur ki, bu da vaad edilen âhiret gününde hesap vermek demektir.
Özetlenecek olursa, bir kimse nasıl ki amirinin, komutanın, müdürünün, öğretmenin veya ana ve babasının verdiği işleri ve emirleri itirazsız yerine getirip benim kalbim temiz yapmam demiyorsa Allahın emirlerine karşı da benim kalbim temiz dememesi, o emirleri uygulaması gerekir.
TWİTTER : @aliihsandemirel