Kamuoyunda “Kız Çocukları Davası” olarak bilinen ve aralarında 15 lise öğrencisinin de bulunduğu 41 kişinin yargılandığı dava, ABD'de de gündem oldu. Sosyal soykırımın önemli örneklerinden biri haline gelen hukuksuz dava ABD Kongresinde anlatıldı.
Kamuoyunda “Kız Çocukları Davası” olarak bilinen ve aralarında 15 lise öğrencisinin de bulunduğu 41 kişinin yargılanması devam ediyor.
Öte yandan kamuoyunda tepki çeken davanın 3. duruşmasını izlemek için geçen ay Türkiye’ye gelen Uluslararası Din ve Diplomasi Merkezi (ICRD) Kıdemli Program Direktörü Rebecca Cataldi, gözlemlerini 22 Nisan’da ABD Kongresi’ndeki Uluslararası Dini Özgürlükler (IRF) Yuvarlak Masası’nda anlattı.
TR724'te yer alan habere göre AKP hükümetinin davayı terör davası olarak isimlendirdiğini ancak Mahkeme Başkanı Şenol Kartal’ın yargılananlara tek bir soru sormadığını söyleyen Cataldi,
“Bu bir terör davasıydı ama hakim terörle ilgili hiçbir soru sormadı. Ne silahlı eğitim, ne bomba yapımı, ne de şiddet eylemi planıyla ilgili tek bir soru yoktu. Bunun yerine birlikte matematik çalıştınız mı, çay içmeye gittiniz mi, oda arkadaşınız kimdi, birisi neden kiranızı ödedi gibi sorular vardı. Bu dava terörle ilgili değil, bir dini hareketle ilgiliydi. Barışçıl bir dini hareketin ülkede var olmasına izin verilmiyordu.” dedi.
Komisyon üyelerinden davayı gündemde tutmaları ricasında bulunan Cataldi şunları aktardı:
Birkaç hafta önce uluslararası gözlemci olarak Türkiye’deydim. 41 genç kadının yargılandığı davayı izledim. İçlerinde genç kızlar, anneler, ergenlik çağında kız çocukları vardı ve terör suçlamasıyla yargılanıyorlardı. İddiaya göre Hizmet Hareketi’ne mensuplardı. Bu genç kadınlardan bazılarıyla tanışma fırsatım oldu. Bazıları 9 ay hapiste kalmıştı. Gerçekten de onların cesaretini, inancını ve neşelerini görmek çok etkileyiciydi. İnançlarını yaşama istekleri, karşılaştıkları zorluklara rağmen, davanın içeriğini dinlerken fark ettim ki, bu bir terör davasıydı ama hakim terörle ilgili hiçbir soru sormadı. Ne silahlı eğitim, ne bomba yapımı, ne de şiddet eylemi planıyla ilgili tek bir soru yoktu. Bunun yerine birlikte matematik çalıştınız mı, çay içmeye gittiniz mi, oda arkadaşınız kimdi, neden bu kişiyle çok vakit geçirdiniz, birisi neden kiranızı ödedi gibi sorular vardı. Bu durum bana gösterdi ki, bu dava terörle ilgili değil, bir dini hareketle ilgiliydi. Barışçıl bir dini hareketin ülkede var olmasına izin verilmiyordu. Bu üzücü, Türkiye güzel, inanılmaz derecede zengin bir tarihe sahip harika bir ülke. Bana göre Türkiye hükümetinin bu genç kadınlardan korkması için hiçbir sebep yok. Onlar sadece topluma özgürce katkı sunmak istiyorlar. Türk ve Müslüman olmaktan gurur duyuyorlar.
Onlara ‘Bunun arkasında siyasi bir neden mi var diye sordum. Bazı gençti ve dediler ki, ‘Biz siyaset hakkında bir şey bilmiyoruz. Sadece birlikte dua etmek ve bize yardımcı olan, bizi daha iyi Müslüman olmaya yönlendiren insanlarla birlikte olmak istiyoruz. Bizi içki ve uyuşturucudan uzak tutan.
Bu nedenle komisyon üyelerinden ricam şudur: Lütfen bu davayı gündemde tutun ve lütfen hayatları mücadele ile geçem bu kız çocukların sesi olun.”