[Murat Çetin] Rüyası çıkıyor! Erdoğan düşerken saray yıkılıyor

Tavanda ise tam bir korku iklimi hakim. AKP’li vekiller seçim bölgelerine gidemiyor, telefonlara çıkılmıyor. Parlamenter sistemde Meclis’e eskiden her gün 10 bin kişi ziyaret ederdi artık kimse gelmiyor. Saray’ın kapıları zaten vatandaşa kapalı.
MURAT ÇETİN -SAMANYOLUHABER.COM


“Rüyası çıkıyor….” Aynen öyle… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmeden önce gördüğü bir rüya aynen çıkıyor. Rüyanın ne olduğunu yazının sonunda anlatacağım. Zira öncelikli olarak biraz durum tespitinde bulunmak gerekiyor. Rakamlara boğmayacağım sizi, ne son yapılan anketler, ne ekonomik veriler, tablolar, karşılaştırmalar… Her şey ortada! Sadece ayçiçek krizi bile yeter delil niteliğinde. 

Kuşkusuz bilinen bir gerçek var ; Ekonomik kriz her geçen gün derinleşiyor. İktidar, Rusya’nın Ukrayna işgalini ekonominin kötüye gitmesinde bahane olarak sunmaya çalışır ama artık halk buna inanmıyor. Savaş iki haftadır var, ekonomik kriz ise son 6 aydır giderek derinleşti. Ayçiçek yağı kuyrukları, ekmeği kapışmaya çalışan vatandaşların yürek burkan görüntüleri, KHK zulmü nedeni ile hayatını kaybeden canlar… Artık bıçak kemiğe dayanma noktasına geldi. İnsanlar aç, evlerde artık üç kap yemek yapılmıyor, üç öğün iki öğüne çoktan düştü. Sıkı bir sabah kahvaltısı yapılmıyor… Öyle peynir, zeytin, bal, yumurta ve sucukla yapılan kahvaltılara hasret kaldı insanlar. Asgari kalitede bir zeytinin kilosu 35 lira, peynir ise 50 lirayı geçti bile. Yumurtanın aldığı zammı söylemenin alemi yok. Evlerde artık sadece yazdan hazırlanan tarhanalar içilir oldu sabah kahvaltılarında… Bol ekmekle! Doğal gaz ve elektriğe gelen zamlar, petrol ve motorindeki uçuk rakamlara bile girmiyorum. Bu yazının yazıldığı saat ile sizin okuduğunuz zaman dilimi arasında bile benzin ve motorine kim bilir kaç zam geldi. 20’nin üzerini aştı, 25 olur mu 30’a varır mı ? Halktaki durum böyle ! Taban bitmiş durumda… 

Tavanda ise tam bir korku iklimi hakim. AKP’li vekiller seçim bölgelerine gidemiyor, telefonlara çıkılmıyor. Parlamenter sistemde Meclis’e eskiden her gün 10 bin kişi ziyaret ederdi artık kimse gelmiyor. Saray’ın kapıları zaten vatandaşa kapalı. Eskiden rahmetli Turgut Özal ve Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanlıkları dönemlerinde belirli günler halk günü olarak kabul edilirdi Çankaya Köşkü’nde. Erdoğan’ın külliyesinde ışıklar ise bütün ihtişamıyla yanıyor. Öyle ya itibardan tasarruf edilmez!! Bakmayın siz Erdoğan’ın öyle doktorlara yüklenmesine, çaresizlik ne yapacağını şaşırtmış durumda. Devlet çarkları işlemiyor, para yok, bürokrasi tıkanma noktasına geldi. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi tam anlamıyla bir ucubeye dönmüş durumda. Aslında onlar da bunun farkında ama geri dönüşün imkânsız olduğunu biliyorlar. 

Eski bir gazeteci dostumla konuştum bugün, siyaseti yorumlayacaktık, vazgeçtik. Her gün bir şey değişiyor, konuşmanın anlamı kalmadı. Sokağa çıkıyorsunuz insanlarda ciddi bir umutsuzluk var, siyasete olan inancı yitirmiş insanlar. Cumhur ittifakında 3 parti Millet İttifakı’nda 6 parti, bir yanda HDP, öte yandan iktidar yanlısı Perinçek’in Vatan Partisi… Kafalar karışık, seçim olacak mı olmayacak mı? Seçim barajı yüzde 7’ye düşecek mi? Vatandaşın başı dönmüş durumda, ülkenin de öyle, devletin de! Tam da bu başı dönmüşlükte eski Başbakan Tansu Çiller artık ağzındaki baklayı çıkardı; siyasete dönüş yapacak eski başbakan!! Dönsün bakalım, kendisine nerede yer bulacak? Hazır Erkan Mumcu da Mehmet Ağar da tekrar dönsün siyasete! 

Erdoğan o kadar çaresiz ki inanın ne yapacağını bilmiyor. Dili dolanıyor artık ! İnanın “dostoviski” demesine takılmıyorum bile ! Ne yapsın kendisini milletine adamış bir adam Dostoyevski’yi okumadığındandır, belki bir ihtimal Kumarbaz’ın kapağına bakmıştır. Yok şaka yapmıyorum inanın okumamıştır! Gerçi Ahmet Hamti Tanpınar, Peyami Safa ve Halit Ziya Uşaklıgil’i okuduğunu bile düşünmüyorum ya! İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde benim de aralarında bulunduğum bir grup ise sohbet ederken “okumayı değil gezmeyi severim” demişti. ”Hiç mi okumazsınız? ” diye sorulunca da mahçup olmuş, “Okurum canım daha yeni Refik Halit’in Sinekli Bakkal’ını okudum demişti.“ Bir arkadaşım “Efendim Halide Edip Adıvar’ın…” dediğinde, “O da mı aynısını yazmış?” diye soruvermişti Erdoğan! 

Neyse…. Dostoviski konusu bir yana, devletin cebinde para yok, 128 milyar uçtu gitti. Rest çektiği adamların ya ağına gidiyor ya da allayıp pullayıp külliyeye gelmesini sağlıyor. Öyle ya İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile balayı yeniden başladı. Adamlar Erdoğan’ı tanıyor, suyuna gidiyorlar. Tek düşündükleri Türkiye’de alacakları batık şirketler. Her şeyi 3 kuruşa kapatmak istiyorlar. Yandaşlara bakılırsa Türkiye’nin izlediği dinamik siyaset bu ülkeleri dize getirdi! Hiç utanmaları yok bunların…. 

Ukrayna krizi üzerinde prim yapmaya çalışıyor Erdoğan ama beceremiyor bunu da! Korkusundan iş insanı Ethem Sancak’ı Rusya lideri Putin’e gönderdi. Artık nasıl bir açığı varsa Erdoğan’ın. Öyle ya hatırlayın Antalya’da yapılacak G-20 zirvesi öncesinde Putin, Suriye’de IŞİD gibi radikallere gönderilen silah yüklü tır konvoyları görüntülerinden bahsetmişti de konu apar topar kapatılmıştı… Başka hangi kaçakçılık belgeleri var acaba Putin’in elinde… Erdoğan şimdi ABD Başkanı Biden ile görüşecekmiş! Ne çıkar umuyoruz ki? Yukarıda dediğim gibi her alanda yani ekonomi, diplomasi ve askeri konularda birçok şey yazılabilir. Hatta AKP ile Ergenekon balayının biteceğine ilişkin emarelerin görülmeye başlandığından bile söz edebilir. Ama? 

Yazıyı yukarıda da belirttiğim gibi bir rüya ile bitirmek istiyorum: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi öncesidir. Erdoğan bir rüya görür. Bir Saray inşa ettiriyordur rüyasında, bizzat kendisi de çalışır yapımında, öyle güzeldir ki ihtişamından gözleri kamaşır. Sarayın bitmesine az bir zaman kalmıştır. Son tuğla konma anına gelinmiştir. Ama nasıl olur neden olur bilinmez son Saray çökmeye başlar… Bu çöküşü an be an izler Erdoğan ama bir şey yapamaz. Sonunda saray yerle bir olur ve taş yığınından başka bir şey kalmaz ortalıkta. Erdoğan bu rüyadan çok etkilenir, Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Görmez dahil çok güvendiği hocalara! Rüyasını anlatır. Dinleyenlerin yüzü sapsarı kesilir ama hiç kimse gerçeği söyleyemez. Herkes “hayr olsun” demekle geçiştirir yorumları. Oysa rüya apaçık ortadadır… Şimdi benden yorum istemeyin, bu konularda anlamam zaten! Rüya tabirlerine bakın diyeceğim de hangisine itimat edeceksiniz! En iyisi mi siz olanları izleyin. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin nasıl bir ucubeye döndüğünü ve yıkılmaya yüz tuttuğunu açık bir şekilde göreceksiniz. Gösterilmek istenene değil gerçeklere odaklanın bir de! İşin özü şu: Erdoğan düşerken saray yıkılıyor!
10 Mart 2022 14:01
DİĞER HABERLER