Erdoğan'ın eski başdanışmanlarından emekli General Adnan Tanrıverdi'nin kurucusu olduğu SADAT AŞ sermaye arttırdı
Sözcü gazetesi yazarı Çiğdem Toker, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başdanışmanlarından emekli General Adnan Tanrıverdi'nin kurucusu olduğu SADAT AŞ'nin sermaye arttırdığını yazdı.
Toker yazısında, "Sadat A.Ş geçen hafta sermaye artırımına gitti. 13 Kasım 2020 tarihli Ticaret Sicil gazetesine göre, Sadat A.Ş'nin sermayesi 1 milyon 584 bin TL'ye yükseltildi.Sadat A.Ş sermayesi, her biri 450 TL değerinde 3.520 paya ayrılmış. Farklı tutarlarda olmak üzere, 51 kişi pay sahibi, hisseler nama yazılı.En yüksek hisse 543 bin 150 TL (1.207 adet) ile Adnan Tanrıverdi'nin. İkinci sırada 403 bin 200 TL (896 hisse) ile Mehmet Naci Efe, üçüncü sırada da 103 bin 950 TL (231 hisse) Ali Kamil Melih Tanrıverdi var.Sicile göre önceki sermayeyi oluşturan 880 bin TL'nin tamamı nakden ödenmiş" ifadesini kullandı.
Erdoğan 'farklı ekipler' demişti: 'SADAT A.Ş. Libya'da'
Erdoğan’ın 'Muhalif güç olarak bizim orada farklı ekiplerimiz olacak' sözlerini Meclis’e taşıyan CHP'li Çeviköz 'Farklı ekipler SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlığı şirketi tarafından mı sağlanmaktadır' diye sormuştu. SADAT A.Ş.'nin web sitesinin 'hakkımızda' bölümünde 'SADAT A.Ş LİBYA'DA' başlıklı açıklama olduğu ortaya çıkmıştı.
İslam ülkeleri
SADAT'ın Suriye'deki vekalet savaşındaki rolü, daha kurulduğu andan itibaren tartışılmaya başlanmıştı. Şirketin başındaki isim emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, 2012 yılında verdiği röportajda faaliyet alanlarının İslam ülkeleri olacağını özellikle söylüyor. Şirketin sitesinde kuruluş misyonuyla ilgili şu ifadeler yer alıyor: İhtiyaç duyulan alanlarda hizmet vermek, haçlı zihniyetindeki sömürgeci ülkelere muhtaç olunmasını engellemek, İslam ülkeleri arasında savunma sanayii ve savunma işbirliğini ortamı oluşmasına yardımcı olmak... AKP'nin bölgesel açılımıyla uyumlu. TSK'nın ulaşamadığı yerler olduğunu, ama oralardaki ihtiyacın devam ettiğini söyleyen Tanrıverdi, bu ihtiyacı karşılayan başka güçlerin illa ki olacağını ve bunların bu insanları kullanacağını söyleyerek "o ihtiyacı biz karşılayalım" diyor, yani başkası değil biz kullanalım demek istiyor. Bu tabloda şirketin kedine AKP'nin politikalarından bağımsız bir misyon biçmediği de ortaya çıkmış oluyor. Buradan yola çıkarak devletle ilişkisi de tahmin edilebilir.