SDG: Esad ile anlaşmayı Ruslar ayarladı

Beyaz Saray’dan yeşil ışık alan Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik askerî saldırıyı başlatmasının ardından Kürtler ile Suriye yönetimi arasında anlaşmaya varıldı. Suriye sınır hattının rejim ordusu tarafından korunmasını öngören ve Menbiç ile Kobani’de Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) destek vermeyi amaçlayan anlaşmanın arka planı merak ediliyor.
Rohani TV’ye konuşan Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Yürütme Kurulu Üyesi Aldar Halil, Suriye hükümeti ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi arasında varılan anlaşmayı anlattı. Suriye hükümeti ile anlaşmanın başlangıcında olduklarını belirten Halil, öncelikli hedeflerinin Afrin’in kurtarılması olduğunu söyledi.

Halil’in konuşmalarından öne çıkan satır başları şöyle:

“Aldığımız bu kararın maddeleri yok. Bu yönde yapılan haberler gerçeği yansıtmıyor. Herkes farklı bir şey belirtiyor. Bu ülkenin sınırları tehlike altında ve parçalanmasını istemiyoruz. Sınırların korunması görevi merkezi hükümete ait. Uluslararası sözleşmeler bunu belirtiyor. Demokratik Özerk Yönetim sözleşmesinde de sınırların korunmasından merkezi hükümet sorumludur diyor. Rejim hep diyordu bunlar parçalamak istiyorlar. Biz diyoruz gelin sınırlarınızı koruyun. Rejim güçlerinin sınırda konumlanmasındaki amacımız öncelikle Şam yönetimi adı altında bir gücün olması. Çünkü BM’de onlar Suriye’yi temsil ediyor. Sınıra askerlerini yerleştirip oraya bayraklarını asarlarsa, bu parçalanmanın olmadığını Suriye’nin varlığını gösterir. Buna rağmen Türk devleti saldırırsa o zaman Suriye’nin toprak bütünlüğüne saldırılmış oluyor.

Efrin’deki senaryonun tekrarlanması kaygısını da yaşıyor ve bunu da hesaplıyoruz. Rusya söz verdi ve oldu diyemeyiz. Rusya söz verdi ve görüşmelerde onlar da vardı. Bu bir girişimdir. Biz dedik rejim gelsin sınırlarını korusun. Sözünü yerine getirirse sınır korunur. Ama sözünü tutmazsa biz savaşmaya devam edeceğiz. Diplomatik olarak da atılan bir adım. Şimdiki durum Efrin’deki gibi değil ama tersine de olabilir. O dönemde rejim güçleri Efrin’e gelmek istedi ama Rusya kabul etmedi. Bu kez Ruslar çağırdı. Onlar gelip gördüler, görüştüler. Sözlerini tutarlarsa hava sahasını kapatmak zorundalar. Fakat farklı bir durum var; acaba Koalisyon Güçleri ve Amerika bunu kabul eder mi?

Öncelikle bizim hiç bir zaman rejimle ittifak yaptığımızı, Rusya’nın söz verdiğini düşünerek gevşek yaklaşmamız lazım. Rehavet olmamalı. Biz bir girişimde bulunduk, diplomatik ve siyasi bir adım attık. Bu olumlu bir şey ama bunun sonuçlarını alıncaya kadar direnişimiz devam edecek. Erdoğan daha önce Efrin’i almak için birçok şey verdi onlara. Şimdi de Rusya ile pazarlıklar yapabilir. Fakat Rusya Türk devletinin planının gerçekleşmesini istemiyor. Bu bölgenin Türkiye’nin denetimine girmesini istemiyorlar. Burada birçok kaynak var. Suriye’nin geçimi bu topraklara bağlı. Rusya bunların Türk devletinin eline geçmesini istemiyor. 

Koalisyon Güçleri de bu karar karşısında şaşırdı. Çünkü bizim şimdi yaptığımız masayı devirmek oldu. Kimse bunu hesaplamıyordu. İ 

Daha önce Amerika sınıra karışmayacağını açıklamıştı. Trump da bu işe karışmam demişti. Rusya da öyle diyor. Gelmezlerse değişen bir durum olmayacak. Zaten Erdoğan bombardımanını sürdürüyor, halkımız da saldırılara karşı direniş içinde. Fakat aldığımız karar dünya kamuoyunda çok önemli bir destek bulacak. Kimse yanlış yaptığımızı belirtemez. Böyle bir adım atmamış olsaydık halkımız belki de bizi eleştirecekti denemediğimiz için. En azından böyle bir adım atmış olduk.

 Aldığımız karara göre Derik’ten Serêkaniyê’ye, Girê Spî’den Kobane ve Minbic’e kadar sınırda Suriye bayrağının olması ve askerlerin yerleşmesi gerekiyor. Savaşın sürdüğü alanlar onların koruması altında değil. Anlaşmadan fayda sağlayabilirsek ve uçuşa yasak bölge ilan edilirse, Rusya verdiği sözleri yerine getirirse buradaki savaşımız devam edecek. Her şeyden önce Efrin’i nasıl özgürleştireceğimizi düşünüyoruz. Efrin sınırını tutarlarsa başka hiçbir talebimiz yok. Ne silah ne de askeri güç istiyoruz bunun için, sadece yolu açın ve hava sahasını kapatın diyoruz Rusya’ya. Fakat bu birkaç oturumla çözülebilecek bir sorun değil, büyük bir düğüm. Önümüzde bir diyalog süreci var. 

Kürt sorunu ancak demokratik bir Suriye ile olabilir. Var olan Demokratik Özerk Yönetim bölgesi kabul edilirse Kürt halkının haklarını korumalı ve öncelikli olmalı. Görüşmelerde bu yönetimi garantiye almak için çabalamalıyız.”
14 Ekim 2019 20:51
DİĞER HABERLER