"Sayın Cumhurbaşkanının ‘gazetecilik kisvesi altında’ cümlesinin altını çizmek lazım. Tam tersi otoriteye biat eden, adeta cumhurbaşkanı, başbakan yada x bir partinin sözcüsü gibi davranan, parti programı çerçevesinde hareket eden, parti bülteni gibi gazete çıkartan, Türkiye’nin gerçeklerinden uzak sadece bir adamın duymak istediği ve görmek istediğinden ibaret anlayışı yapanlar gazetecilik kisvesi altında sözde gazete çıkartıyor yada televizyon programı yapıyor" diyen Kabaş, 'Bütün kameralar kapansa, bütün o gazeteciler oraya terk etse sizce bu bir daha yapılabilir mi?' diye sordu.

Son yaşadığımız bir olaya dikkat çeken gazeteci, 'x ajansı hiç fark etmez. Oradaki Cihan Haber Ajansıydı sokmadılar içeri. Şimdi vahim olan şu; o GSM operatörünün yetkilileri sokmadı. Bu zaten vahim bir olay. Ama daha vahimi oradaki tüm gazetecilerin, muhabirlerin, kameramanların orada kalıp haber yapmaya devam etmesidir' dedi.

Kabaş sözlerini şöyle noktaladı; "Dünyanın hiçbir ülkesinde basının bir kesimi bu kadar rahat hakaret edip, bu kadar rahat birilerini hedef gösterip, bu kadar bağıra bağıra yandaş olduğunu ortaya koyan, aynı manşetleri atıp, Kabataş gibi yalanları manşet yapıp, bir de diliniz kaba vicdanınız taş diye bu yalanı devam ettirip, her türlü insan haklarını, her türlü kanunu hiçe sayarak gazetecilik yapma özgürlüğüne sahip değil, dünyanın hiçbir yerinde. Hepsi davalık olur. Bu açıdan dünyanın en özgür medyası şuanda Türkiye’de havuz medyası. Daha özgür bir medya yok, bunu iddia ediyorum."