BDDK eski Başkan Yardımcısı, eski Hazine Müsteşarı ve CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Twitter'da yayınladığı bir tabloyla, Türk lirasının değer kaybında dünya rekoru kırdığını söyledi.
Öztrak, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "ABD Merkez Bankası'nın dolar musluğunu kısacağını söylediği günden bu yana, Türk lirasındaki değer kaybı yüzde 100'ü aştı. Benzer ekonomiler içinde rekordur" dedi.
Öztrak, açıklamasında 2017’nin ilk günlerinde Türk lirasının, dolar ve avro karşısında hızla değer kaybettiğini, bugün erken saatlerde dolar 3,90 TL’ye dayanırken, avronun 4,10 TL’nin üzerine çıkarak yeni rekorlar kırdığını ifade etti. Türk lirasının, benzer ülke para birimleri içinde, en çok değer yitiren para birimi haline geldiğine dikkat çeken Öztrak, yılın ilk 10 gününde Rus rublesi, Brezilya reali, Endonezya rupisi gibi Türkiye’ye benzeyen ülkelerin paralarının, dolar ve avrodan oluşan kur sepeti karşısında değer kazandığını, aynı dönemde Türk lirasının ise kur sepeti karşısında yüzde 7’nin üzerinde değer yitirdiğini kaydetti.
"SARAY VE HÜKÜMET GERÇEKLİKTEN KOPTU"
Türk lirasının değerinin erimesiyle, milletin her geçen gün fakirleştiğini, aşını, işini kaybetme tehlikesinin her geçen gün arttığını belirten Öztrak, şunları söyledi:
"Millet can derdinde iken, hükümet ucube bir başkanlık teklifinin peşinden koşmaktadır. Saray ve Bakanlar gerçeklikten kopuk açıklamalarla sorumluluktan kaçmaya çalışmakta ve kendi koltuklarını sağlamlaştırmak için milletten fedakârlık beklemektedir. Son olarak Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, döviz kurlarındaki rekorları manipülasyona bağlamış böylece hükümetin ekonomiye ne kadar yanlış teşhis koyduğunu göstermiştir. Sorun manipülasyonda değil, ekonomiyi manipülasyona açık hale getiren hatalı siyasettedir.
AKP, iktidara geldiği günden bu yana yaşanan dünyadaki döviz bolluğunu bitmez sanıp, vatandaşı borca batırarak ekonomiyi yönetti. 22 Mayıs 2013’te ABD Merkez Bankası para musluklarını kısacağını belli etmesine rağmen, AKP Hükümetleri zor günler için herhangi bir hazırlık yapmadı. Türkiye, en kırılgan ülkeler listelerinde ön sıralara yerleşti. Tüm uyarılarımıza rağmen, AKP kadroları durumun ciddiyetini kavramadı, tedbir almadı. Sorunların hep kendi dışındaki faktörlerden kaynaklandığını söyledi. Ekonominin dış borç bağımlılığını hafifletmek adına tek bir adım atmadı. Aksine dövizle borçlanmayı özendirmeye devam etti.
"REZERVLER YETERSİZ"
2013 Mayıs ayından 2016’nın Ekim ayına reel sektörün net döviz borcu 55,4 milyar dolar artarak 212,6 milyar dolara çıktı. 22 Mayıs 2013’de 46 milyar dolar olan altın dahil TCMB net döviz rezervi ise 9 Ocak 2016 itibariyle 34 milyar dolar seviyelerine düştü. Oysa Türkiye’nin sadece 2017’de ödemesi gereken dış borcu 164,4 milyar dolardır. Buna bir de 2017 için öngörülen 32 milyar dolarlık cari açık eklendiğinde 2017’de bulunması gereken toplam dış finansman yaklaşık 200 milyar dolardır. Bulunacak dış finansman TCMB kasasındaki net rezervin 6 katıdır. Yine 2017 için öngörülen resmi ithalat rakamı 214 milyar dolardır. TCMB kasasındaki mevcut net rezerv Türkiye’nin 2 aylık ithalatını bile karşılamamaktadır.
"MERKEZ BANKASI GÜVEN VERMİYOR"
Diğer taraftan Merkez Bankası üzerindeki ağır Saray vesayeti, Merkez Bankası’nın gerekeni yapamayacağı endişesini artırmaktadır. Eli kolu bağlı bir Merkez Bankası da ekonomideki oyunculara gereken güveni verememekte, olası müdahalelerin şiddetini ve maliyetini artırmaktadır. Yine, OHAL KHK’larıyla yapılan müdahaleler ekonomide bir diğer belirsizlik kaynağıdır. Ülkenin döviz bilançosu bozulmuş, ekonomide güven dibe vurmuşken, kırılganlıklara bir de ucube başkanlık teklifinin getirdiği siyasi belirsizliğin eklenmesi tam bir akıl tutulmasıdır. Tüm bu koşullar altında elbette ekonomi ve döviz piyasaları her türlü rüzgâra açık hale gelmektedir. Hükümete düşen, ülkemiz üzerinde manipülasyon yapılmasına imkân vermeyecek şekilde ekonomiyi ve siyaseti yönetmektir. Bunu yaparken belirsizliği ve risk algısını artıracak her türlü girişim engellenmelidir."