Türkiye'nin utanç günü: Kız Çocukları Davası yarın başlıyor
18 yaşından küçük kız çocuklarının sözde terör suçlamasıyla yargılanacağı 'Kız Çocukları Davası' Türkiye tarihine geçecek. İlk dakikasından itibaren hukukun adeta yok sayıldığı dosya skandallarla dolu. Hukukçu Bilal Çalışır, süreci ve yaşanan hukuksuzlukları Bold Plus kanalında değerlendirdi.
Kız Çocukları Davası, 23 Eylül 2024'te (yarın) İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanacak. Duruşmada anne-babaları KHK ile işlerinden olmuş veya bu süreçte haklarında adli işlem yapılmış kişiler olan 12-17 yaşındaki 15 kız çocuğu Mayıs ayında 16 saat emniyette sorgulanmıştı. Bu çocuklardan bazılarının anne-babası tutuklandı ve polis zoruyla tanık olarak getirilecekleri mahkemede (aileleri aleyhine olabilecek şekilde) tanıklık yapmaları istenecek. Çocuklardan bazıları şüpheli durumunda ve yaptıkları eylemler, AVM gezmek, bowlinge gitmek, birlikte yemek yemek, iftar yapmak, ders çalışmak olarak iddianamede tanımlanıyor.
Kız Çocukları Davası'nı Bold Plus kanalında konuyu değerlendiren hukukçu Bilal Çalışır süreci anlattı ve davadaki hukuk dışılıkları paylaştı.
Çalışır, “dosyanın kapsamına baktığınız zaman aslında çocuklar tanık olarak ifadesi alınmak için çağrıldı diye yazı yazılmasına rağmen realite ve operasyonun niteliğine baktığınız zaman bu çocuklar birer şüpheli olarak yani terör örgütü şüphelisi olarak gözaltına alınmışlar ve aileleri aleyhine beyanlarını almak ya da bizzat çocukları soruşturmak için psikolojik baskı olsun diye sabahın 5'inde evlerinden alınmış. 20 yıla yakın hukukçuluğumda gördüğüm, sabahın 5'inde 15 çocuğu eğer siz evinden alıyorsanız bu bir gözaltıdır, tanık ifadesi değildir. Burada siz bu çocukları terör şüphelisi olarak alıyorsunuz ve psikolojik baskı uygulayarak aileleriyle ilgili bilgi almaya çalışıyorsunuz. 10 yıldır bir grup insan peşinen suçlu kabul edilmiş ve onların suçlu olup olmadığı değil aidiyetinin tespiti için toplu olarak gözaltına alınarak işleme tabi tutuluyor. Şimdi de çocuklarından da bu yönde bilgi edinmeye çalışıyorlar. Bütün yargılamaların temel mantığı budur.” Şeklinde süreci özetledi.
12 YAŞINDAKİ ÇOCUĞA BİLE DİNLEME KARARI ALMIŞLAR
Bir yetişkine yapılan bütün gözaltı süreçlerinin burada reşit olmayan çocuklara uygulandığını anlatan avukat Çalışır, hatta 12 yaşındaki çocuğun hedef şahıs olarak tanımlanıp hakkında dinleme kararı alındığını, birçok fiziki takip yapıldığını anlattı:
“Türkiye'de şu anda bir soykırım süreci yürütülüyor ve yargının da vazifesi bu soykırım sürecini yürütmek. Soykırım süreçlerine benzer verilen temel mesaj insanlara yaşam hakkı tanımamak. Bu operasyonların bir motivasyonu var ve bu motivasyonu politik aktörler yeri geldikçe belirtiyorlar zaten. Çocuk Kur'an-ı Kerim öğrenmeye gidiyor, arkadaşlarıyla bowling oynamaya gitmiş, yemek yemiş bunlar iddianamede suça konu eylem olarak yer almış hep. Yaşam hakkı yok aslında verilmek istenen mesaj bu. Ceza hukukundaki suç yargılamasının unsurları bellidir ama bugün mahkemelerin yaptığı yargılamaya baktığınız zaman sizin aidiyetini tespit ediyor mahkeme yargılamanın sonucunda diyor ki bu kişi bir sosyal gruba mensup ve bundan dolayı suç işlemiştir diyor ve cezalandırma yoluna gidiyor.”
EŞLE ARASINDA YUMURTA ALMA DİYALOĞU BİLE İDDİANAMEYE YAZILMIŞ
“Yargının bir suç soruşturması yapmak gibi bir niyeti yok yani suç soruşturması yapacak olsa bu çocuklar göz altına alınamaz. Bu çocukların ifadesi Emniyet’te alınmış. Açık hükümler var. Bu çocukların şubede, kollukta ifadesini alamazsınız. Bu çocukların büyük bir kısmı travma geçirmiş. Çocuk kendisi ifade ediyor, kapı çaldığı zaman korkuyorum diye. Niye ifadesini alacağınız bir çocuğu sabah 5’te evden uzun namlulu silahlarla içeri dalarak gözaltına alıyorsunuz? Hangi hukuk normunda var bu? Yetişkinlere bile uygulanmaz bu usül. Bu davadaki yetişkinlerin sürecine bakıldığında da özel hayatlarına kadar birçok şeyi dahil etmişler. Bir karı koca arasındaki normal marketten yumurta alma konuşması dahi suç delili olarak koyulmuş dosyaya. Yani eşinden yumurta istiyor, orda kalabalığız dese ‘siz örgütsel faaliyet için yumurtayı aldınız’ diyecek yargı ve kolluk. Bu yüzden Türkiye'ye şu anda baktığımız zaman dışarıdan bir suç adası haline dönüşmüş görüntüsü var. Çünkü kolluk ve yargı işi gücü bırakmış suç olmayan şeylerle insanların yaşam alanını daraltacak, yok edecek şeyler için çaba sarf ediyorlar. Onlarca kişiye ve çocuğa fiziki takip yapmışlar ve masraf ve emek sarf etmişler. Buradaki motivasyonu anlamak gerçekten zor.”
HALK İSTERSE GERİ ADIM ATTIRIR
“Türkiye toplumunda halkın bu pratiklere tepki vermesi gerekiyor. Bazı hadiselerde insanlar çok ciddi manada tepkiler veriyorlar ve bu işi yapanlara geri adım attırıyorlar. Ama söz konusu sosyal grup olduğu zaman hiç kimse sesini çıkartmıyor bir avuç insan hakları savunucusu uğraşıyor. Kötülükleri sıradanlaştırmamak gerekiyor hele söz konusu çocuklarsa çok ciddi tepki vermek gerekiyor. Bu çocuklara yapılmış kötülük Türkiye toplumuna yapılmış bir kötülüktür.”
19’u tutuklu 41 kişinin yargılandığı “Kız Çocukları Davası” 23 Eylül günü başlayacak ve 5 gün sürecek. İddianameye göre çocuklar ve aileleri aylarca teknik ve fiziki takiple izlenmiş, Terör örgütü üyesi olma suçlamasıyla yargılamaya konu edilen eylemlerse Yemek Sepeti’nden yemek sipariş etmek, bowling oynamak, birlikte iftar yapmak, sinemaya gitmek, AVM gezmek, site önünde buluşmak, kapanan hattı ile ilgili GSM şirketini aramak, yurt dışı gezisi, tutuklu bir kişinin ailesine 4-5 paket tavuk vermek gibi faaliyetler gösteriliyor.
Sitemizi kullanmaya devam
ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz.
Detaylı bilgi almak için Çerez Politikasını ve Gizlilik Politikasını inceleyebilirsiniz.