Tutuklu hakîmin ailesine yapılanlara tepkiler dinmiyor

Tutuklu hakîmin ailesine yapılanlara tepkiler dinmiyor
Hâkim Metin Özçelik’in tutuklanmasına tepkiler daha dinmeden, yaşanan hukuksuzluk ailesine uzandı.

Hâkim Metin Özçelik’in verdiği karar sebebiyle tutuklanmasına tepkiler daha dinmeden, yaşanan hukuksuzluk ailesine uzandı. Özçelik’in eşi Hatice Özçelik, doktor olarak çalıştığı Vakıf Gureba Bezm-i âlem Üniversitesi’nden ‘yukarıdan emir geldi’ gerekçesiyle kovuldu. Daha sonra 5 yaşındaki oğulları Mehmet Mert, annesinin kendisini almasına fırsat verilmeden hastanenin kreşinden atıldı.

Hatice Özçelik’in meslektaşları ve sendikalar, yaşanan zulme şu tepkileri gösterdi:

Önder Kahveci (Türk Sağlık-Sen Başkanı):
Eşinin tutuklanması üzerine işine son veriyorsunuz. Ahlaken doğru bir karar değildir. Bunun toplumdaki karşılığı hesap sorma, taciz etme şeklindedir. İnsan onuru bu kadar kolay mı çiğnenir? Görevden alımlar ve uzaklaştırmalar kamuda yapılıyordu, şimdi demek ki özel sektöre uzandı. Eşini tutuklamışsınız ama hakkında kesinleşmiş bir suç yok, bunun hesabını eşinden nasıl sorabilirsiniz? Böyle bir adalet anlayışı olmaz. Bugün ona ise yarın başkasına yapılacaktır. Böyle bir ülke olabilir mi? İnsanları tamamen hayattan bezdirecek, bunaltacak, köşeye sıkıştıracak bir uygulama hiç doğru değil. Maalesef ülkemizde bunları yaşıyoruz. Her şeyi aynı ‘paralel’ saçmalığı torbasına atıyorlar. Bugün oradan atılan doktor hanım, yarın başka bir yerde iş bulmakta zorlanacak. Yaşanmaması gereken bir husus.


"ZULÜM CİNNET NOKTASINA GELDİ"


Vedat Öztürk (Aksiyon İşçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı): Tuzun koktuğu yerde başka bir malzemenin kokup kokmadığını test ediyoruz. Hâkim Metin Özçelik’in tutuklanması muazzam bir hukuk cinayetiyken, eşinin yukarıdan gelen bir emirle işine son verilmesi komik kalıyor. Bezm-i âlem Hastanesi, aslında burada Cumhurbaşkanı’na ve Başbakan’a ben buradayım mesajı veriyor. Zulmün artık cinnet noktasına geldiği noktadayız. İnsanlar artık akıl tutulmasından öte vicdan tutulması yaşıyor. Vicdanını kaybeden insanlardan her şey beklenir.



"SAVAŞTA BİLE KADINLARA VE ÇOCUKLARA DOKUNULMAZ"


Adnan Bayraktar (Ufuk Sağlık Sendikası Başkanı): Savaşta bile, kadınlara ve çocuklara dokunulmaz. Hal böyleyken eşinden dolayı bu sonucun doğması vicdanlara sığmaz. Emir yukarıdan geldiği için işten çıkarma kararı Türkiye’deki bütün doktorları tedirgin eder. İnsanlar sağlık kazandırması için kendilerinin de sağlıklı olması lazım. Psikolojik olarak doktorlar bundan etkilenecektir. Bir kişinin sözüne istinaden görevimize son veriliyorsa, kanun ve hukuk kalmadı diye tereddüte düşeceklerdir ve görevlerini tam manası ile ifa edemeyeceklerdir.



"EVLADIN GÜNAHI BABAYA ATFEDİLEMEZ"


Vahdet Özkoçak (Öğretim Elemanları Derneği Başkanı): Akademik mobbing çok yaygın bir şekilde devam ediyor. Aslında şöyle bir durum var; babanın günahı evlada, evladın günahı babaya atfedilemez. ‘Yukarıdan emir geldi’ cümlesi akademik ortama uyan bir şey değildir. Akademinin ve sağlığın siyasetten bağımsız olması lazım. Doktor nasıl Hipokrat yemininden dolayı; ben renginden, ırkına ve siyasi görüşüne göre hastaya bakmıyorum demiyorsa, akademik ortamın da böyle olması gerekiyor. Yukarıdan emirle değil, hocamızın yaptıklarına bakılması gerekiyor.



"BU SOSYAL BİR SOYKIRIMDIR"


Hayrettin Bulan (Şefkat-Der Başkanı): Ben bunu sosyal soykırım olarak görüyorum. Kendi karşılarında olan, kendileri için ileride potansiyel olarak varlıklarını sıkıntıya sokabilecekleri kişileri hangi mevki makamda olursa olsun çoluğunu çocuğunu dinlemeden, okulsa okulunda, eşiyse işinden atarak cezalandırıyorlar. Bu insanlık suçudur. Bu çocuğu düşünebiliyor musunuz, babası zaten tutuklanmış hapse atılıyor, annesi işten atılıyor, kreşe de alınmaması ayrı bir olay. Empati kuralım, bu ne kadar büyük bir zulümdür.



"HUKUKSUZLUK VE ANTİDEMOKRASİ HER GEÇEN GÜN ARTIYOR"


Gönül Erden (Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Eş Başkanı): Antidemokratik uygulamaların her geçen gün arttığını ve her geçen gün hukuk sisteminin yara aldığını görüyoruz. Hukukun herkes için lazım olduğunu da söylüyoruz. Ama gelinen nokta bunların tam tersidir.

11 Mayıs 2015 07:05
DİĞER HABERLER