Dünya Sağlık Örgütü (WHO) koronavirüs salgınında dünya genelinde 20 Ağustos itibariyle 263 bin 601 yeni vaka tespit edildiğini ve toplam vaka sayısının 22 milyon 256 bin 220 olduğunu açıkladı. Ölüm sayısı ise 782 bin 456 oldu.
Dünyayı bir yandan ikinci dalga paniği sararken, diğer yandan virüsle ilgili yapılan yeni araştırmalar ortaya çıkıyor.
Yeni bir araştırma iç mekanlardaki kuru havanın virüslerin yayılımını artırdığını ortaya koydu. Koronavirüs yayılımını engellemek için iç mekanlardaki havada yüzde 40 ile yüzde 60 oranında nem bulunması tavsiye edildi.
Hindistan ile Almanya'dan araştırmacıların ortak olarak yürüttüğü bir araştırmaya göre "Covid-19'un iç mekanlarda hava yoluyla yayılması konusunda nemin rolü çok önemli.”
Hindistan'daki CSIR laboratuarından Sumit Kumar Mishra ve Almanya’daki Troposferik Araştırmalar Leibniz Enstitüsü'nden Alfred Wiedensohler ile Ajit Ahlawat'ın yönettiği araştırmanın sonuç raporunda kamu binaları ile toplu taşıma araçlarındaki havanın en az yüzde 40, en fazla yüzde 60 oranında nem bulundurmasının koronavirüs gibi bulaşıcı virüslerin insandan insana bulaşma riskini azalttığı kaydedildi.
Araştırmacılar araştırma kapsamında, grip virüsünün ve koronavirüsün farklı çeşitlerinin havadaki nem yoluyla yaşama, yayılma ve enfekte etme etkisini 2007 ile 2020 yılları arasında araştıran 10 farklı uluslararası araştırmayı inceledi. Araştırmanın sonucu Aerosol ve Hava Kalitesi Araştırması adlı bilimsel dergide yayınlandı.
DW Türkçe'nin aktardığı rapora göre virüslerin havadan yayılımına nemin üç şekilde etkisi oluyor: damlacığın büyüklüğü, virüs yüklü aerosollerin havada asılı kalma süreleri ve bunların indikleri eşyalarda virüsün yaşama süresi.
Tuz, su, organik maddeler ve virüslerin bulunduğu bir çözelti olan viral damlacıklar nemle birlikte büyüyor ve daha hızlı yere iniyor. Bu da “diğer insanların bulaşıcı virüsün bulunduğu damlacıkları soluması ihtimalini azaltıyor.”
Kuru bir havaya sahip kapalı mekanda buharlaşmayla birlikte küçülen mikro-damlacıklar hafifleşiyor ve havada süzülüyorlar.
Rapora göre bu durum virüslerin "mekanda bulunan diğer insanların solumaları veya günlerce yaşayabilecekleri bir eşyanın üstüne konmaları için ideal bir yol oluyor.”
Araştırmacılar kapalı mekanlardaki nem seviyesini "camları açmak” gibi yöntemlerle yüzde 40 ile yüzde 60 arasında tutmanın virüs yüklü damlacıkların insanların geniz yolundan vücutlarına girme ihtimalini de azalttığını belirtti. Araştırmacılardan Ahlawat, "Kuru hava aynı zamanda burnumuzdaki mukoza zarını kurutuyor ve bedenimizi virüslere daha açık bir hale getiriyor” dedi.
Araştırmacılardan Wiedensohler, kuzey yarım kürede yaklaşmakta olan kış mevsimi nedeniyle ısıtılacak kapalı mekanların "milyonlarca insan” için daha yüksek bir risk teşkil ettiğini belirtti.
Raporda, dışarıdaki soğuk havanın havalandırma sistemleri vasıtasıyla içeriye ısıtılarak alınmasının “iç mekanlardaki bağıl nemin önemli derecede düşmesine” neden olduğu belirtildi. Raporda, "Bu da özellikle Covid-19 nedeniyle bir pandeminin yaşandığı bu dönemde iç mekanlarda bulunanlar için çok tehlikeli bir durum yaratıyor” denildi.
Raporda ayrıca tropik iklimde yaşayan ülkelere de uyarıda bulunuldu. Bu bölgelerde yaşayanların da iç mekanlardaki havayı “çok soğutmamaları” tavsiye edilirken, havanın çok soğutulması nedeniyle nem oranı azalacak havanın "Covid-19 virüsünün yaşaması ihtimalini artırabilir” denildi.
Kapalı mekanlardaki standartların gözden geçirilmesi ve ardından korunması için hükümetlerin ve bina yönetimlerinin "çok önemli bir role” sahip olacağının belirtildiği raporda, iç mekanlara dair yönetmeliklere odaların nem miktarlarının da bir etken olarak konulması yönünde yetkili makamlara çağrıda bulunuldu.