"Adını koyalım: İnsanlık içinde kötülük, baskı ve zulümle anılan karanlık rejimlerin sahipleri dışında, hak ve özgürlüklere saygıyı önemseyen dünya demokrasi ailesi içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın itimat envanterinin hızla sıfırlandığı bir noktadayız."
Adına 'değerli yalnızlık' denilen, esasen de beş paralık kıymetiharbiyesi olmayan 'tecrit hali' giderek yayıldıkça, sebeplerini ve sonuçlarını da daha net görüyoruz, maalesef de göreceğiz.
Etrafta kim varsa herkesin güvenini kaybetmenin adıdır bu ve son derece hüzünlü bir 'final'in içler acısı 'kıyafet provası', son iki yıldır dünyanın bu 'kadersiz' coğrafyasında yaşanmaktadır.
Adını koyalım: İnsanlık içinde kötülük, baskı ve zulümle anılan karanlık rejimlerin sahipleri dışında, hak ve özgürlüklere saygıyı önemseyen dünya demokrasi ailesi içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın itimat envanterinin hızla sıfırlandığı bir noktadayız.
Geriye kalanlar da avuçtaki kum misali akıp gidiyor.
Türkiye, AB'yi hemen hemen 'tükettikten' sonra, şimdi de son yüz yıl içindeki etki ve gücünün en önemli destekçisi olan ABD'yi de kaybetmek üzere.
ABD Senatosu'nun 100 üyesinden 74'ünün -ki bunlar arasında Dış İlişkiler Komitesi ve Silahlı Kuvvetler Komitesi gibi kilit organların üçte iki çoğunluğun da ağırlığı var- Dışişleri Bakanı John Kerry'e hitaben yazılan mektupta, Türkiye'de demokratikleşme projesinin balçık batağa saplanışının altını çizerken, baştan aşağı ifade ve medya özgürlüklerine saldırılara odaklanması, buna ek olarak 'alarm' ifadeleri içeren tonlama, Ankara ile Washington'un arasındaki makasta şu ana kadarki en büyük açılmayı anlatıyor.
(...)