KCK'nın basın komitesine yönelik hazırlanan iddianamenin ek delil klasörlerinde yer alan bir belge, PKK'nın nasıl bitirilmek istenmediğini ortaya koydu.
PKK elebaşısı Abdullah Öcalan'ın avukatlarının oluşturduğu Asrın Hukuk Bürosu basın sözcüsü Cengiz Kapmaz'da ele geçirilen ve örgüt yönetimine sunulduğu belirtilen raporda, "Osman Öcalan'ın 2003'te başlattığı girişim, örgütü çok ciddi darboğaza sürükledi. Öcalan avukatlarıyla görüştürülmese PKK diye bir örgüt olmayacaktı" denildi. Bu ifadeleri değerlendiren Osman Öcalan rapordaki tezi doğruladı.
İşte Öcalan'ın kendi ifadesiyle PKK'nın o günleri:
"Yayınladığınız rapor gerçekleri önemli ölçüde ifade ediyor. Bizim başlattığımız siyasal çözüm, PKK'yı reforme etme hareketiydi. Tabandan destek alıyorduk. Meseleye 3 ana noktadan bakıyorduk. Birincisi örgütün yaşam tarzı değişmeli, daha çok bireyin ihtiyacına cevap veren örgüt olmalı. İkincisi dış ilişkiler sistemi bütünüyle değişmeli. Üçüncüsü Kürt hareketine yönelik hegemonyacı tarz bırakılmalı. ‘Siyasal çözüm üzerinden ilişkiler geliştirilmeli' dedik. Ancak bu çabalarımız başta Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından destek görmedi. Şahsımın tasfiyesi için uğraştılar.
SAVAŞ UÇAKLARIYLA BİLDİRİ
2002 yılında KADEK'in kuruluş günlerinde, savaş uçaklarıyla Kandil'i aleyhimdeki bildirilerle donattılar. O bildirilerde Osman Öcalan'ın güvenilmez, düşkün olduğu şeklinde ifadeler yer alıyordu. Devlet bunu uçaklarla dağıttı. PKK'nın varlığına son verip KADEK ile esnek ve siyasi bir çözümü arayacaktık. Ancak devlet, Ergenekon ile müdahalesini yaptı. Daha sonraki dönemde de Kongra-Gel'in kuruluşunda da aynı çabalar sürdürüldü. Türk devleti, Suriye ve İran istihbaratı ittifak içerisinde tasfiyemi esas aldı. Örgütü siyasal bir güç haline getirme çabalarımız ortak girişimlerle sonuçsuz bırakıldı.
NİYE BARIŞ İSTEMEDİLER?
2002-2003 yıllarıydı. Biz silahın devreden çıkartılması, halkın siyasi bir güç haline getirilmesi ile çözüme gidilmesine inandık. Bu işin düşüncesini oluşturarak yapmak istedik. Ben liberal bir anlayışa sahibim. Biz peyderpey toplum demokratikleştikçe siyasetle çözümün geleceğine inandık. Uygun siyasal ortam doğarsa barışçıl bir çözüm için katkı sunmaya hazırız. Niye barış istemediklerini kendimize hep sorduk ama bugüne kadar cevap bulamadık. Ergenekon çözüm istemedi. Bütün bu güçler karşımızda birleşmişken bizim siyasi bir arayış ve çaba içerisinde olmamız başarı şansımızı azalttı. Böylelikle dışlandık.
ÖCALAN'IN SÖZLERİ DEĞİŞTİRİLDİ
Öcalan'ın söyledikleri üzerinde kalem oynatılıyor. Özellikle avukatlar, KADEK'in kuruluş kongresine gelenler de var aralarında. Asrın Hukuk Bürosu avukatları Öcalan'ın görüşme notları üzerinde kalem oynatıyordu ve notları düzenliyordu. İçerde baskılar da muhtemeldi. Yoksa o dönemdeki görüşlerim Öcalan'a uygun aktarılsaydı bir yere kadar o da kabul edecekti. Ama tahrik edici yaklaşıldı. 'Osman önder olmak istiyor' şeklinde raporlarla ve alınan talimatlar çarpıtılarak bana dönük keskin kararlar alınması sağlandı. Avukatlar ve ordu işbirliği içerisinde hareket etti. Dikkat edelim asker-avukat ittifakıyla o dönemde görüşme de engellenmedi. Apo'nun baskı altına alınarak yönlendirilmesi ve çarpıtılması vardır. Askerler ve avukatların bu açıdan olumsuz bir rolü vardır.
PKK GÜÇLERE HİZMET EDİYOR
Ben solcu değilim. PKK içerisinde solcu - Alevi ittifakı çok etkin, ben buna karşıyım. Ben Müslüman kimlikli muhafazakâr demokratım. Siyaset imkanı bulsaydık muhafazakâr demokrat bir hareket oluşturarak bununla çözüme gidecektik. Bu nedenle benim siyaset anlayışım örgütün siyasetiyle farklıdır. PKK'nın başına şimdi de geç deseler olumlu cevap vermem. Dışında yapma imkanım da yok. Deyim yerindeyse ilahların bize karşı ittifakı olmasaydı yapardık. Devletler istihbarat örgütleri bize karşı ittifak içerisinde hareket etti. Bu savaştan rant sağlayan bölgesel düzeyde sistemler, çok çeşitli gruplar var. İran, Irak, Suriye rant sağlıyor, savaşın bitmesini istemez. PKK herkese hizmet etti ama bir tek kendisine hizmet etmedi. PKK'nın bugün yürüttüğü savaş birçok güce hizmet ediyor.
PKK'YI BİTİRMİŞTİK AMA
Biz zaten PKK'nın varlığına son verip KADEK'i kurmuştuk. Bu konuda da ciddiydik. Bunu avukatlar ve ordu fark etti. Bize karşı harekete geçerek Apo'yu yönlendirme yoluna gittiler. Bunlar olmasaydı bambaşka bir örgüt doğardı. Avukatlar olumsuz rol oynamasa Apo da bu örgütü onaylamıştı. İlk giden raporda Apo KADEK'i onayladı ama sonra sonra iki ay sonra Apo'nun görüşleri değişmeye başladı. Yönlendirme ve yanlış raporlar sundular. Sorun Apo ile diyalog değil, ordu ve avukat sistemi barışı engelledi. Bunu da Ergenekon yaptı. Hem avukatlar hem de ordu içerisindeki Ergenekon bizim barış girişimimizi engelledi. Çünkü Ergenekon savaşın bitmesini istemiyor. Her iki taraftan da dökülen kan çok anlamsız. Bu 2003'te bitsin diye ortaya çıktık ama sesimize kulak vermediler. Derhal savaş sona ermelidir."